30 Mart 2022 Çarşamba

Yaratilmişlar içinde insanın yeri!!! Yüce Allah, insanı en güzel sûrette yaratmış, diğer canlılardan farklı olarak üstün yeteneklerle donatmış ve kâinatta bir çok varlığı oun emrine ve hizmetine vermiştir. Allah Tealâ, şöyle buyuruyor:

 Yaratilmişlar içinde insanın yeri!!!

Yüce Allah, insanı en güzel sûrette yaratmış, diğer canlılardan farklı olarak üstün yeteneklerle donatmış ve kâinatta bir çok varlığı oun emrine ve hizmetine vermiştir.
Allah Tealâ, şöyle buyuruyor:
"Allah'ın, göklerde olanları da, yerde olanları da sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmez misiniz?" (1)
Mükemmel bir plâna göre yaratılan ve âhenkli bir düzen içinde işleyen kâinatta zerrelerden kürelere kadar her şeyin bir gayeye yönelik olarak görevini yerine getirdiğini ve hiçbir şeyin başıboş bırakılmadığını görürüz.
Yaratıklar arasında üstün bir yeri olan insanın da dünyaya gelişinde elbette bir hikmet, yaratılışında yüksek bir gaye vardır.
Yaratılışımızın Gayesi
Yüce Rabbimiz, yaratılışımızın hikmetini, dünyaya gelişimizin gayesini Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildiriyor:
"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (2)
Bu ayetten açıkça anlaşılıyor ki, yaratılışımızın asıl gayesi, Allah'a ibadet etmektir. Bu gayeye uygun olarak ibadet görevini yerine getirdiğimiz taktirde, hem Allah'ın rızasını kazanmış, hem de âhirette sonsuz ve mutlu hayata kavuşmuş oluruz.
Dünyaya gelmekten maksat; yalnız yiyip-içmek, yatıp-uyumak ve geçici zevkleri tatmin etmek değildir. Bu özellikler diğer canlılarda da vardır. İnsan kısa bir zaman için var olan, sonra yok olup giden bir varlık değildir. İnsan dünyaya, daha yüksek ve sonsuz bir hayata hazırlanmak için gönderilmiştir.
Dünya, ebedî âleme giden yolun üzerinde bir istasyon gibidir. İnsan belirli bir süre burada kaldıktan sonra yoluna devam edecektir.
Ölmek, yok olmak değildir. Ölüm, geçici olan dünya hayatından sonsuz olan ahiret hayatına geçiştir. İnsan ebediyet âleminin yolcusudur.
Bazı duraklarda belirli süreler kaldıktan sonra asıl yurduna varacaktır.
Peygamber Efendimiz bu yolculuğu şöyle ifade etmiştir:
" Ben dünyada bir ağaç altında gölgelenip sonra bırakıp giden bir yolcu gibiyim." (3)
Şiirleri, asırlardan beri dillerde yaşayan Yunus Emre de bu gerçeği şöyle dile getirmiştir:
Bu dünyaya gelen kişi
Âhir yine gitse gerek,
Misafirdir, vatanına
Bir gün sefer etse gerek.
İnsan, dünyada ne ekerse, ahirette onu biçecektir. Bu sebeple, kısa ve geçici olan dünya hayatını çok iyi değerlendirmemiz gerekir.
Bu konuda Sevgili Peygamberimiz bizleri uyarmak maksadıyla şöyle buyuruyor:
"Beş şey gelmeden önce (diğer) beş şeyin değerini bil:
1. Ölümünden önce hayatının,
2. Hastalığından önce sağlığının,
3. Meşguliyetinden önce boş zamanının,
4. İhtiyarlığından önce gençliğinin."
5. Fakirliğinden önce zenginliğinin."(4)
Derslerine iyi çalışan, ödevlerini zamanında yaparak imtihanda başarılı olan öğrenci gibi, ibadetleri emredildiği şekilde zamanında yapmalıyız. Çünkü, Allah'ın hoşnutluğunu kazanarak sonsuz ve mutlu hayata kavuşabilmemiz, yapmakla yükümlü olduğumuz dinî emirleri ve ibadet görevlerini yerine getirmemize bağlıdır.
İbadet Nedir?
İbadet, Allah'a saygı ve ta'zim göstermek ve onun bize verdiği nimetlere karşı teşekkür borcunu yerine getirmektir.
Yüce Allah, diğer canlılardan farklı olarak akıl ve fikir vererek bizi, diğer varlıklar arasında seçkin bir durumda yaratmış, yaşayabilmemiz için, yeraltı ve yerüstü zenginliklerle doldurduğu dünyayı bir sofra gibi önümüze sermiştir. Cenab-ı Hak, verdiği nimetlerin çokluğunu hatırlatarak şöyle buyuruyor:
"O, size istediğiniz her şeyden verdi. Eğer Allah'ın nimetini sayacak olsanız bitiremezsiniz. Doğrusu insan pek zalim ve çok nankördür." (5)
Küçük bir iyiliğe, meselâ; ikram edilen bir fincan kahveye, bir öğün yemeğe teşekkür eden insanın, kendisine verilen bunca nimetlere karşı Yüce Allah'a teşekkür etmesi icabetmez mi? Hastalanan bir organını meselâ; gözünü tedavi eden doktora teşekkür eden insanın, o gözü, kendisine meccanen lütfeden Allah'a şükran borcunu yerine getirmesi gerekmez mi? Elbette gerekir.
Allah Tealâ, bu konuya dikkatimizi çekerek şöyle buyuruyor:
"Ey Muhammed! De ki: Sizi yaratan, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz." (6)
İbadet; bizi yaratıp vücudumuzu mükemmel organlarla donatan ve sayılamıyacak kadar nimetler vererek bizi mülkünde barındıran Yüce Rabbimizin iyiliklerine karşı teşekkür borcunu yerine getirmektir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder