İmam Birgivi namaz kılan Şeyhulİslâm’a neden selâm veriyor?
Aydınoğullarının Ödemiş Birgi’deki Şeyhulİslâm’ı, “ecdada söven” bir adamı Rasûlüllah’a hatta Hz. Âdem’e kadar sövmüştür kabul ederek, idama mâhkum ediyor. Adam idam edilirken ip kopuyor ve bu fetva boynunda adam günlerce kaçıyor, aç kalıyor, nihayet Birgi köylerinden birinde patates eken İmam Birgivi’ye rastlıyor. Yüzünün nur saçtığını görünce, ona güvenip sığınıyor ve yemek istiyor. İmam Birgivi de azığını ona veriyor. Kim olduğunu soruyor? Adam kaçmaktan saklanmaktan, artık bıkmış usanmıştır. Durumu olduğu gibi arz ediyor ve İmam boynundaki fetvayı alıp okuyor ve yırtıyor; onun yerine “Ecdad cem’i kıllettir! Dolayısyla birden başlar ama en çok ona kadar çıkar. Ondan yukarısına şamil değildir. Ey Şeyhulİslâm, dolayısıyla bu adam senin dediklerine sövmüş ve bu cezayı hak etmiş olamaz” diyor. Ve bu fetvayı eline verip Şeyhulİslâm’a onu geri gönderiyor.
Şeyhulİslâm, fetvasını yırtan bu adamı öfkeyle huzuruna celp ettiriyor. Mehmed Birgivi Şeyhulİslâm’ın huzurna getirilince, Şeyhulİslâm o anda namaz kılıyordu. Buna rağmen ona selâm veriyor. Şeyhulislâmın tepesi iyice atıyor, selâm verip namazdan çıktıktan sonra, “Bre cahil! Hiç ilimden, irfandan behrin yokmuş. Ki namaz kılana selâm veriyorsun” diyerek azarlıyor.
İmam Birgivi de, “Ben sana selâm verdiğimde sen namaz kılmıyordun ki” diyor. “Ya ne yapıyordum?” İmam Birgivi, “Evin biraz loşmuş da, bir marangoz getirtip, pençelerini biraz daha genişletmenin namazda projesini yapıyordun” diyor.
Şeyhulislâm hemen ayaklarına kapanıyor afvını istiyor ve, “Akşam ziyafetim var, seni de mutlaka ziyafetde bekliyorum, hem seni Aydınoğullarıyla (Melikimizle) tanıştırayayım” diyor. İmamı Birgivi de, “Bir şartla katılırım” diyor. “Nedir o?” diye sorunca, “Ben beraberimde getirdiğim, kendi erzağımdan (yiyeceklerimden) yiyeceğim” diyor. Şeyhulislâm ne kadar yemeklerinin helal olduğundan, bahsetse de İmam Birgivi teklifinde ısrar ediyor.
Nihayet akşam mükellef ziyafet veriliyor, onlar içi pilav dolu kuzu çevirmesi yiyorlar. O ise heybesinden çıkarttığı bir kaç zeytin ile iktifa ediyor. Bunun üzerine Şeyhulislâm ve Aydınoğulları, “Sen de bizimle ye. Kendi paramızla alınmış, soframız helâldir” diye çok ısrar edince, İmam Mehmed Birgivi, önlerindeki pilavı avuçluyor ve bir sıkıyor, yediklerinin kurtlanmış leşler olduğunu görüyorlar. Kendi yediği zeytinleri sıkıyor, ondan da nur çıkıyor.
“Sebebi nedir biliyor musunuz?” diyor, “Siz değil, ben el emeğimle geçiniyorum. Siz ise elin (başkalarının) emeği ile geçiniyor, onların hakkını yiyorsunuz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder