Şafiilerde Fatiha’da veleddâllin yerine velezzâllin okumak namazı bozar mı?
Değerli kardeşim;
Şâfiîlerde namazın rükünlerinden dördüncüsü Fatiha sûresini okumaktır. Namazın bir rek'atında Fâtiha'yı bilerek okumayan kişinin namazı bâtıl olur.
Unutarak okumayan kişi ise, Fatiha okumadığı rek'atı yeniden kılmalıdır. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) bunu şöyle beyan buyurmaktadır: “ Fâtihatü'l-Kitâb (Fatiha sûresi) okunmadan namaz olmaz.”[Ebû Davud, Sünen, Salât, 136]
{Hanefî mezhebine göre ise farz olan, hususan Fatiha değil bir miktar Kur'ân-ı Kerîm'in okunmasıdır. Şu halde Hanefîlerde Fâtiha'yı bilerek okumayan kişinin namazı geçersiz olmaz.}
İmama uyan kişinin, imamın ardı sıra Fâtiha'yı okuması farzdır. Ancak imam, Fâtiha'nın bir kısmını veya tamamını okuduktan sonra gelip cemaate katılan kişinin, Fatiha okumasına gerek kalmaz. Onun Fatiha okumasını imam üstlenmiş olur.
{Hanefî mezhebine göre ise, imama uyan kişinin namazda Fatiha okuması tahrîmen mekruhtur. [Tahtâvî, Hâşiye alâ Merâkı’l-Felâh, s. 124] Hanefîlerin bu görüşü, delil olarak şu hadis-i şerife dayanmaktadır: “İmama uyarak namaz kılan kişinin, imamının kıraati kendisinin de kıraatidir.”[İbn Mâce, Sünen, İkâmet, 13]}
Fâtiha'yı okumaktan âciz olan kişi, yapabiliyorsa onun yerine harf ve âyet bakımından ona olan eşit Kur'an âyetlerini okumalıdır.[Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, 1, 357]
Bu kişinin ezberinde bir veya daha fazla âyet olur da onlar Fatiha sûresinden eksik iseler, bunları Fâtiha'ya denk gelinceye kadar tekrarlaması lâzımdır. Kur'ân-ı Kerîm'i hiç bilmeyenin namazda Fatiha yerine Allah adını zikretmesi; “sübhânellâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber…” duasını okuması gerekir. Bunları da bilmiyorsa Fatiha okuyacak kadar bir süre kıyamda durmalıdır.
Fâtiha'nın iftitah duası yani namaza başlangıç duası olan “Veccehtü vechiye...” diye başlayan duadan sonra okunması sünnettir. Fâtiha'nın Arapça'dan başka bir dille okunması kesinlikle caiz değildir.
{Hanefî mezhebine göre Fâtiha'yı Arapça okuyamayan kişi, öğrenene kadar başka dildeki mealini okuyabilir.[Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâi’, 1, 112] Lakin sür’atle mümkün olan en kısa zamanda öğrenmek kaydıyla…}
Fâtiha'yı okuyan, kendi duyabileceği kadar sesli okumalıdır. Fâtiha'daki şeddeleri uygulamayanın Fâtiha'sı geçersiz olur. Meselâ “iyyâke”deki şeddeyi terketme durumunda bundan güneş ışığı mânası çıkar ki, bunu bilerek şeddesiz okuyan kişi küfre girer.
Fâtiha'nın bir harfinin başka bir harf ile değiştirilmemesi… Mesela “vele’d-dâllîn”deki ‘dad’ harfini ‘zı’ harfi ile değiştirmemek, yani “vele’z-zâllîn” dememek gerekir. [Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, 1, 355]
Mânayı değiştirecek bir hareke hatası da yapmamak lazımdır. Meselâ “en'amte” yeri ne “en'amtü” ya da “en'amti” dememek gerekir. Kıraatte tertibe uymak… Yani Fâtiha'yı başından sonuna doğru sırasına uygun olarak okumak lâzım. Fâtiha'yı nefes alıp vermek dışında ara vermeksizin okumak... Her rek'atta Fâtiha'yı, başında Besmele’yle birlikte okumak...
ض : Dil kenarı ile üst azı dişlerden çıkarılır. Dilin sol veya sağ kenarı, dengindeki üst azı dişlere hafifçe değdirilir. Dil kökü ve ortası üst damağa doğru yükselir. Dilin ucu ön dişlere değmez. Kalın ve yumuşak bir harftir.
Bu harfe “dâ” sesi vermek yanlıştır. Mesela Fatiha’nın sonundaki “mağdûbi, vele’d-dâllîn” şeklinde okumak hatalıdır. Dikkat edilirse bu şekilde bir okuyuş ile, harfe şiddet sıfatı verilmekte ve bu harfte bulunması gereken rihvet ve istitâle sıfatları kaybolmaktadır.
Oysa bu harfte şiddet sıfatı yoktur; harfi sakin halde telaffuz ederken, sesin ve nefesin akması demek olan rihvet (yumuşaklık) sıfatı vardır.
Eğer bu harfi cezimli olarak ( أضْ ) okurken, ses ve nefes akmıyor, tıkanıyorsa harf yanlış telaffuz ediliyor demektir.
Günümüz Şâfiî âlimlerinden Halil Günenç hocanın Büyük Şafii İlmihali’nde Fatiha sûresinin kabul olması şartlarında ‘dad’ harfine dikkat çekilerek şöyle denilmiş:
“Bir harfi başka bir harf ile değiştirmemesi... Mesela bir kimse ‘dad’ harfini ‘zı’ harfine çevirerek okursa, kıraatı sahih değildir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in hem nazmını hem namasını değiştirmiş olur. ‘dâllîn’kelimesi dalâlete sapanlar manasını ifade ediyorsa, “zâllîn” kelimesi devam edenler manasını ifade ediyor.”
Bütün bunlar, Şâfiî kardeşlerimizin ve saflarında Şâfiî cemaati de bulunan Hanefî imamların kıraatte dikkat etmeleri gereken hususlardır..
Merhum Halis Ece Hoca'dan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder