25 Mart 2022 Cuma

Şuayb (A.S.)'ın kıssası Şuayb (a.s.) Hz. İbrahim Peyamber'in oğullarındandır. İshak ve İsmail oğullarından değildir. Belki Hz. Şuayb, Medyen oğulların

 Şuayb (A.S.)'ın kıssası

Şuayb (a.s.) Hz. İbrahim Peyamber'in oğullarındandır. İshak ve İsmail oğullarından değildir. Belki Hz. Şuayb, Medyen oğullarındandır, ki Medyen Hazret-i İbrahim'in oğludur. Bu Peygamber'in adı İberi dilinde "Pirût"tur. Arap dilinde Şuayb bin Şem'un bin Ganka bin Medyen bin İbrahim'dir.
Şam diyarına gelip oturmuştur. Şuayb (a.s.)'ın gözleri görmezdi. Şuayb (a.s.)'dan başka hiç gözsüz bir kişi peygamber olmadı. Yalnız o âmâ olarak geldi. Şuayb (a.s.) bu gözsüzlükle ve bu zayıflık ile peygamber olduğu halde kavminden hiç korkmadı. Ürküntü duymadı. Onları dine davet etti. Tatlı dilli, açık sözlüydü. Çok da hazır sözlüydü. Akıllı, zeki, anlayışlı, uyanık bir kişiydi. Bizim peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) onun hakkında:
-"O, Hatîbü'l-Enbiya"dır buyurmuştur.
Yani iyi sözlü, tatlı dilli olduğu için ona (peygamberlerin hatibi) denmiştir.
Sen bil ki Şuayb (a.s.) Hak Teala tarafından gönderilmiş peygamberlerdendi. Medyen şehrinde otururdu. Medyen, Şam ilinde bir şehirdi.( Şimdilerde onun yeri bilinememektedir. ) Latif bir yerdi. Çayırlı, çimenli, ağaçları bol, gönül açacak bir yerdi. Hak Teala Şuayb kavmine:
"Ashabü'l-Eyke!" diye buyurmuştur. Bu isim Sure-i Hicr'de şöyle yad edilmiştir: "Şuayb'ın milleti olan "EYKE"(Ormanlıkta oturan halk demektir. ) halkı zalim kişilerdi." (Hicr suresi, ayet: 78) Yine Hak Teala şöyle buyurmuştur:
-"Eyke ashabı da peygamberlerini yalanladılar. Ona inanmadılar. O zaman Şuayb onlara: «Allah'tan korkmaz mısınız?» dedi." (Şuara suresi, ayet: 176-177)
Şuayb (a.s.) onlara:
-Allah 'tan korkmaz mısınız? Niçin terazinizi, ölçünüzü eksik tutuyorsunuz? dedi. (Eyke diye şu meşeliğe denir ki, çayırlı, çimenli, akarsulu, ağaçlı yer demektir. Şuayb kavmi böyle bunlar gibi sevinci bol yerde otururlardı.)
Hak Teala onlara bol bol nimetler, mal ve sığırlar vermişti. Lakin bu halk kafirdi. Putlara tapınmaktaydılar. Allah'ı tek olarak bilmezlerdi.
Terazilerini ve ölçeklerini eksik tutarlardı. Öyle ki her kişinin iki taşı ve iki ölçeği vardı. Biri çok tartar, biri de eksik tartardı. Çok tartanla alıcı olurlar, eksik tartanla satış yaparlardı. Bir kimseden akça alsalar çekiyle alırlar, verecek olsalar adetle verirlerdi. Bundan ötürü de çeki ile aldıkları akçenin her yanından yontarlar ve çekinin de bilinmemesi için adetle verirlerdi.
* Kimi kişiler Medyen halkı ile Eyke halkını iki ayrı taife sanmışlardır:
-İkisine de Şuayb Peygamber gönderildi! demişlerdir.
Bu, yanlıştır. Medyenlilerle Eyke halkı birdir. Kur'an'da kimi yerde "Eyke Ashab'ı" kimi yerde" Medyen Ehli" diye anılırlar. İkisinde de murad, Şuayb peygamberin kavmidir. Ashab-ı Eyke dedikleri halk, Medyen ehlidir. Medyen iki şeye denilir. Biri, Şuayb (a.s.)'ın peygamber gönderildiği şehirdir. Birisi de Hz. Şuayb'ın dedesinin adıdır ki, İbrahim peygamberin oğludur. Kimileri de:
-Şuayb (a.s.) ile Medyen halkı arasında hısımlık yoktu. Ancak Şuayb (a.s.) onların arasında otururdu. O yönden Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu:
"Biz Medyen şehrine kardeşleri Şuayb'ı yolladık." (A'raf suresi, ayet: 85)
Ama doğrusu şudur ki Şuayb (a.s.) Medyen şehrindendi. Halkı da İbrahim (a.s.)'ın oğlu Medyen'in aslındandır. Buna delil de şudur ki Şuayb (a.s.) kavmına:
-Ölçünüzü, terazinizi doğru, dürüst tutun! deyince, onlar incindiler. Ve şöyle dediler:
-"Eğer kavmin ve akraban hatırı olmasaydı, biz, seni taşla öldürürdük. Zaten senin bize saygın kişiliğin de yok, sözünü kes!" (Hud suresi, ayet: 91)
Şuayb (a.s.) ile kavmi arasında olup biten macerayı Hak Teala bizim peygamberimize anlatıp şöyle buyurdu:
-Biz Şuayb'ı kendi kavmine peygamber yolladık. Onlara şunları söyledi: "Ey kavmim! dedi. Allah'a tapın, puta tapmayın. Sizin ondan başka Allah'ınız yoktur." (A'raf suresi, ayet: 85)
-Allah birdir ki bütün canlıları, cansızları yaratmıştır! Rabbiniz'den size açıklama gelmiştir ve bildiğini size bildirmiştir. "Ölçünüzü ve terazinizi tamam tutun." (En'am suresi ayet: 153)
"Halkın hiçbir şeyini eksiltmeyin. Verdiğinizi eksik vermeyin. Düzene koyduktan sonra yeryüzünde fesat eylemeyin. Eğer benim sözüme inanıyorsanız, söylediklerim sizin hakkınızda hayırlıdır." (A'raf suresi, ayet: 85)
Bundan sonra bir takım kişiler Şuayb (a.s.)'ın peygamberliğini işitip gelirlerdi. Onun sözlerine kulak açıp onu dinlerlerdi. Ve onun buyruğu ile amelde bulunurlardı.
Asıl Şuayb kavmi ise Şam halkının böyle ettiğine (Şuayb Aleyhisselam'ın sözünü dinlemelerinden) incinirlerdi. Yolların üstünde otururlar, Şuayb (a.s.)'a iman getirmiş bir kişi oradan geçse onu korkuturlar, incitirlerdi.
-Sakın Şuayb'ın yanına varayım deme, yoksa o büyücüdür, halkı tatlı dille aldatır, dinden, imandan çıkarır! derlerdi. O kavmin bu yolda ettiklerini ve yolları beklediklerini Şuayb (a.s.) işitti. Onlara şöyle dedi: "Her bir yolda oturmayın. Halkı korkutmayın! Hak Teala'nın yolunu tutanları yoldan çıkarmayın. Eğri yola sokmayın!" (A'raf süresi, ayet: 86)
Şuayb (a.s.), o halka Hak Teala'nın nimetlerini öğretti ve onlara şöyle dedi: "Hak Teala, sizi az iken çoğalttı. Nimetler verdi. Bunları zikreyleyin. Hele bir bakınız ki, o fesatçıların sonu nereye vardı?" (A'raf suresi, ayet: 86)
Kaynak: a.g.e. ; s. 317

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder