27 Mart 2022 Pazar

Eyyub (A.S.)'ın hastalığa sabrı

Eyyub (A.S.)'ın hastalığa sabrı

İblis, Hazret-i Eyyüb'ün katına geldi. Bu sırada, o, namazdaydı ve secdeye varmış bulunuyordu. İblis, yerin altından çıkıp Eyyüb (a.s.) secdede iken ağzına (Uuf) dedi. İblis'in nefesi Hazret-i Eyyüb'ün bütün uzuvlarını od, ateş gibi yakıp kıpkızıl renge buladı. Öyle ki gövdesinden başından ve gözlerinden, dilinden, yüreğinden başka sağlam yeri kalmadı. Gövdesinin tamamı şişti ve büyük bir dert ve belaya uğradı. Öyle bir hale geldi ki yanına hiç kimse gelmez oldu. Bütün kavmi, akrabası yanından dağıldılar. Yanında yalnız karısı Rahime kaldı. Rahime de nesi var, nesi yoksa Eyyüb (a.s.)'ın yoluna harcadı. Öyle ki hiçbir varlığı kalmadı. Eyyüb (a.s.) ise bu bela içinde sabreder dururdu. Tam yedi yıl bu belayı çekti. Her gün belası artar dururdu. Belalar arttıkça Eyyüb (a.s.) da sabrını artırırdı. En sonra gökteki Melekler Eyyüb (a.s.)'ın haline şaşırıp kaldılar. Onun çektiği belaları görüp şaşkına döndüler. İblis de şaşırdı kaldı. Ne gibi bir hile, oyun kuracağını, ne yolda iş yapacağını bilemedi. En sonunda, şunu düşündü, Eyyüb (a.s.)'ın karısı Rahime'yi ondan ayırmaya karar verdi. Çünkü Rahime Hazret-i Eyyüb'e hizmet etmeyince gönlü incinir inlerdi.

Bir gündü... Rahime, Hazret-i Eyyüb'e yiyecek almak ve getirmek için köye gitmişti. İblis, bir insan kılığına girip Rahime'nin katına gelip, ona:

-Ey Rahime! dedi. Sen Yusuf peygamberin oğlu Efrayim'in kızı değil misin? Rahime:

-Evet! dedi. İblis de:

-Buralarda sen neylersin? diye sordu. O da:

-Benim kocam, Yüce Allah'ın peygamberi Eyyüb'dür. Bir belaya tutuldu. Ben ona hizmet ederim. İblis de:

-Ey Rahime! Sakın ona hizmet edeyim! deme. Elin onun gövdesine dokununca o hastalık sana da geçer. Kendine niçin kıyarsın, dedi. Rahime de:

-Elimden ne gelir? Ne gelirse Allah'tan gelir. O hem benim kocamdır, helalımdır. Onun benim üzerimde hakkı çoktur. Nimet ve rahat günlerinde onunla birlikte oldum. Şimdi ise onun başına bu hal geldi. Ondan yüz çevirmem. Elbette ben ona ölünceye kadar hizmet edeceğim! dedi.

İblis, Rahime'den bu cevabı alınca onun şekline girmekten vazgeçti. Rahime de Eyyüb (a.s.)'ın katına geldi. Ona:

-Bugün yolda yaşlı bir adama rastladım. Bana şunları söyledi! dedi. Eyyüb (a.s.) da:

-Ey karıcığım! dedi. O senin gördüğün kişi İblis'in ta kendisidir. Seni hile ile benden ayırmak diler! Ondan sakın. Eğer bir daha onu görürsen onun sözüne kanma, hiç ilgili olma onunla ve sakın onunla konuşup söyleşme!

Bu hal üzerine de birkaç gün geçti. Yine bir gün Şeytan bir güzel genç adam kılığına girdi. Rahime'nin yolunun üstüne çıktı. Ona:

-Sen kimin hatunusun? diye sordu. Hiç senin gibi güzel bir kadın, bu yönlerde gördüğümüz yoktu. Bu güzellikle, bu letafetle sen kimin nesisin? Rahime de o zamanlar Yusuf (a.s.)'ın güzelliğinden biraz eser vardı. Ve o günlerin kadınlarından, ondan güzel bir kadın yoktu. Rahime:

-Burada bir erkeğim, helalim vardır. Nice yıllardır ki hastalığa uğradı. Ona hizmet ediyorum! dedi. İblis de:

-Ey kadın! Bu güzellik, bu yüz latifliği sende olduğu halde, demek sen bir hasta erkeğe; "Erkeğimdir!" deyip hizmet etmektesin? Var, git, kocandan boşan. Seni ben alayım. Ben filan köydeyim. Malımın ve davarımın sonu yoktur. Neyim varsa sana bildireyim! dedi. Rahime de:

-Ben Allah'ın peygamberinden başka kimseyi istemem. İyi bir kocam var, ondan başkasında gözüm yok! dedi. İblis o zaman Rahime hatunun sözlerine uymadığını gördü. Umudu kesildi, Rahime de eve geldi o hali Eyyüb (a.s.)'a haber verdi o da:

-Ey Rahime! dedi. O sana görünen İblistir demedim mi? Sakın onunla konuşma diye tenbihte bulunmadım mı? Eğer bir daha onunla konuşacak olursan seni döğerim! dedi.

Bu halin üzerinden nice günler geçti. Bir gündü... İblis yine bir Melek olarak Rahime'nin yolunun üzerine çıktı. Ona:

-Ey Rahime! Sen bir peygamber kızısın. Ben Allahü Teala'nın meleğiyim. Şimdi dördüncü kat gökten iniyorum. Sana öğüt vereyim! dedi:

-Ne öğüdü vereceksin? dedi. İblis de:

-Ey Rahime! Senin kocan Hak Teala'nın peygamberiydi. Hak Teala ona çok mal verdi. Eyyüb ise onun şükrünü yerine getirmedi, bundan ötürü Hak Teala ona verdiği mal ve nimeti ve onun oğullarını yine geri aldı ve kendisini türlü türlü dertlere uğrattı. Kendisinin günden güne dert ve belalarının arttığını görmüyor musun? Sana şunun için geldim ki sana öğüt vereyim kendini ondan geri çek. Ona hizmet etmekten vazgeç. Sen de ondan ötürü zahmete girme! dedi.

Rahime, bu sözü işitince gönlü kırıldı. Ağladı, sızladı ve:

-O, Allah rızası için bunca bela ve mihnet çektikten sonra bu ne müşkül hal olur! dedi. Darmadağın olan bir gönülle, Hazret-i Eyyüb'ün yanına geldi. Olanı, biteni ona bildirdi. Eyyüb (a.s.) bu sözden çok tasa duydu ve:

-Ey Rahime! dedi. Ben sana onun İblis olduğunu bir kez, iki kez, kaç kez söyledim. Senin gönlünü kırmak için o bunları söyler. Ben de sana: "Onunla konuşma!" demedim mi? dedi.

Hazret-i Eyyüb'ün de gönlü bu sözünden daraldı. Kızgınlığı arasında:

-Eğer bu mihnetten kurtulursam, seni yüz değnekle döğmek ahdim olsun! dedi.

Bu olay üzerine de günler geçti. Rahime yine hizmet edip duruyordu. O taifeden üç kişi ona iman getirmişlerdi. Birisinin adına Belya, birisine Lenkır, birisine de Sabir derlerdi. Bu üç kişi arada, sırada gelirler, onu ziyaret ederlerdi. Bir gün yine geldiler. Hazret-i Eyyüb'ün haline baktılar. Birbiriyle konuştular:

-Bu kişi ki bunca zamandır, bu derde uğradı, ona Allah'ından bir inayet, bir rahmet erişmedi. Allah'ın bundan vazgeçtiği anlaşılıyor. Yoksa o böyle mi kalırdı? Bu bela son bulurdu. Oysa gün geçtikçe hastalık arttı durdu! dediler. Oradan ayrılıp gittiler.

Eyyüb (a.s.) onlardan bu sözleri işitince gönlüne çok dokundu, çok incindi. Hak Teala'dan ırak olmak haberi kulağına değince, içine ateş düştü ve şöyle inledi: "Ey bütün yaratıkları besleyen yüce Allah'ım. Bana bu hastalık gerçekten isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin." (Enbiya suresi, ayet: 83) Ve duasını şöyle sürdürdü:

-Yedi yıldır bu derdi ve mihneti çektim. Senin sevginin şevki beni öyle kapladı ki, bu beladan hiçbir vakit incinmedim. Nice zaman da bu mihneti çekmeğe razıydım. Keşke o sözler kulağıma gelmeseydi. Senden uzaklaşmak sözü bana çok güç geldi. Bu söze incindim. Yarab sen esirgeyicilerin esirgeyicisisin!


*Şimdi, Ey Aziz kişi! Hz. Eyyüb'ün yüceliğini, kemalini gör ki, malın ve nimetin elden gittiğine incinmedi ve bunca zaman ağrı ve sızı çektiğine de incinmedi. Allahü Teala Hazreti'nden uzaklık sözünü işitince sabrı ve tahammülü kalmadı, inledi, kalbi kırıldı. Hemen kendi halini Allah'a bildirdi:

-Sen Erhamerrahimînsin! diyerek sessizce oturdu ve:

-Yarabbi! Bu acıyı benden gider, bana sağlık ver! demedi. O vakit Hak Sübhanehu ve Teala şöyle buyurdu:

- "Ey Eyyüb! Artık sana yardım etme zamanı erişti. Seni bu beladan kurtarırız diye buyurdu." (Enbiya suresi, ayet: 84)


Kaynak: a.g.e. ; s. 311



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder