Hazret-i Allah, Ramazan-ı Şerif ayını hakkıyla idrak edenlerden olmayı nasip eylesin, kırık dökük ibadetlerimizi ind-i ilâhisinde kabul buyursun. Fakat gözden kaçan, fazla önem verilmeyen ve ibadetlerin kabulünü etkileyen bir mesele var, vaktin temkini. Türkiye'de de 1982 yılına kadar -Diyanet dahil- bütün takvimlerde kullanılmıştır. Bu kadar önemli olan ve asırlardan beri İslâm âlemi takvimlerinde kullanılagelmekte olan ve zamanın âlim ve fakîhleri ile müminlerin emîrleri tarafından tasvîp edilmiş bulunan temkin vakitleri 1983 yılından îtibaren Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 21.01.1982 gün ve 6 sayılı kararı ile Diyânet İşleri Başkanlığı tarafından kaldırılmıştır. Yani, şu anda Diyanet takvimlerinde temkin gözetilmemektedir. Nedir Temkin? Kısaca özetleyelim. Namaz ve oruç ibadetleri muvakkat farzlardır. Yani belli bir zaman aralığında yapılmaları zorunludur. O zamandan bir dakika şaşarsa, ibadetler kabul olmuyor. Çünkü vakite uymak, namaz ve orucun farzlarındandır. İşte bu hassasiyeti gözetmek adına asırlardan beri İslam alimleri namaz ve oruç vakitlerini hesaplarken, birkaç dakika temkin eklerler veya çıkarırlar. Bu temkin, şimdiki devrimizde daha da önemli hale gelmiştir. Çünkü takvimlere yazılan namaz saatleri ve imsak-iftar saatleri bir sene öncesinden hesaplanıp yazılmaktadır. Bu hesaplamalarda az veya çok hata payı her zaman mevcuttur. Dolayısıyla hesaplanan saate birkaç dakika eklenen temkin, bu hata payını yok etmek için eklenir. Yani yapılan ibadetin kabulünü garantiye almak için. Düşünün, 15 küsür saat aç kalıyorsunuz, bunu da samimiyetle Allah için yapıyorsunuz, ama birileri temkin saatini gözetmeden takvime iftar saatini yazdığı için orucunuzun kabulü tehlikeye giriyor. Veya abdestli olarak ezanı gözetiyorsunuz, ezan biter bitmez namaza duruyorsunuz. Ama yine temkin, yani vakti bir sene evvelden hesaplarken doğabilecek birkaç dakikalık hata payı eklenmediği için namazınızın kabülü tehlikeye giriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder