29 Aralık 2021 Çarşamba

Ebû Zer Gıfârî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Tebük seferine çıkdığı sırada, benim gâyet za’îf ve yürümez bir devem vardı. Birkaç gün devemi besleyeyim de, sonra gidip Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” yetişirim, dedim. Devemi birkaç gün yemle besledim. Sonra yola çıkdım. Bir yere kadar varınca devem çökdü kaldı ve yerinden kalkmadı. Bunun üzerine eşyâlarımı sırtıma alıp, şiddetli sıcak altında Tebük yolunu tutdum. Benim karaltım uzakdan görününce, Eshâb-ı kirâm, yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”, tek başına bir yaya kimse geliyor, demişler. Resûlullah da umarım ki, o gelen Ebû Zer Gıfârîdir, buyurmuş. Ben yanlarına yaklaşınca, Eshâb-ı kirâm vallahi Ebû Zer Gıfârîdir, dediler. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna vardım. Yerinden doğrulup, merhabâ yâ Ebâ Zer! Râhatlık ve sevinç Ebû Zerin olsun ki, yalnız yürür, yalnız ölür ve yalnız diriltilir buyurdu. Nitekim Ebû Zer Gıfârî ıssız biryer olan Rebzede yerleşdi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurduğu gibi, orada yalnız yaşadı ve yalnız ve- fât etdi. İbni Mes’ûd “radıyallahü anh” şöyle demişdir: Ebû ZerGıfârîyi “radıyallahü anh” Rebzede yalnız bir hâlde, vefât etmiş buldum. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” söylediği gerçekleşdi, dedim. Müstaksa şöyle demişdir: Rebzede Ebû Zer Gıfârînin “radıyallahü anh” kabrini ziyâret etdim. Onun kabrinde diğer sahâbînin kabrinde bulamadığım bir te’sîr buldum. Kabrinin yanında nemâz kıldım. Başımısecdeye koyunca, kabrinin toprağından burnuma misk kokuları geliyordu.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder