Bu âyet-i kerîme, Ümmet-i Muhammed’in Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in Türbe-i Saadet’ine gelip onun huzurunda ve onu vesile ederek Allâhü Te‘âlâ’dan istiğfarda bulunmalarını emretmektedir. Resûlullâh (s.a.v.):
“Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.” (Beyhâki, Darekutni, Taberânî)
“Hacc edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur.” (Darekutni, İmâm-ı Malik)
“Vefatımdan sonra benim kabrimi ziyaret eden, aynı, hayatımda iken beni ziyaret etmiş gibidir.” (Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadîs No: 13314) buyurarak kendisinin, kabr-i şerîfinde diri olduğunu ve gelenleri tanıdığını bize haber vermektedir.
Bilâl b. Hâris (r.a.), Hz. Ömer (r.a.)’in, bir kıtlıkta, Resûlullâh (s.a.v.)’in kabrine giderek: Yâ Resûlallâh (s.a.v.)! Ümmet’in için Allâh (c.c.)’dan yağmur iste, zîrâ onlar helak oldular.” dedi. Resûlullâh (s.a.v.), kabrinde olduğu hâlde, O’ndan yardım istedi. Bu istemeyi ne kendisi ne Hz. Ömer (r.a.) ne diğer Ashâb (r.a.e.) ve hadîs imâmları ne müfessirler ne akâid âlimleri şirk kabul etti. Ne de âyete ters görüp ve şirk olarak kabûl ettiler.
Nisâ sûresi âyet 64: “Onlar nefislerine zulmettikleri zaman, sana gelip de Allâhü Te‘âlâ’ya tevbe istiğfar etselerdi ve sen de onlar için istiğfar etseydin, elbette Allâhü Te‘âlâ tevbeleri kabul edendir, merhametlidir.”
Bu âyet-i kerîme, Ümmet-i Muhammed’in Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in Türbe-i Saadet’ine gelip onun huzurunda ve onu vesile ederek Allâhü Te‘âlâ’dan istiğfarda bulunmalarını emretmektedir. Resûlullâh (s.a.v.):
“Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.” (Beyhâki, Darekutni, Taberânî)
“Hacc edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur.” (Darekutni, İmâm-ı Malik)
“Vefatımdan sonra benim kabrimi ziyaret eden, aynı, hayatımda iken beni ziyaret etmiş gibidir.” (Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadîs No: 13314) buyurarak kendisinin, kabr-i şerîfinde diri olduğunu ve gelenleri tanıdığını bize haber vermektedir.
Bilâl b. Hâris (r.a.), Hz. Ömer (r.a.)’in, bir kıtlıkta, Resûlullâh (s.a.v.)’in kabrine giderek: Yâ Resûlallâh (s.a.v.)! Ümmet’in için Allâh (c.c.)’dan yağmur iste, zîrâ onlar helak oldular.” dedi. Resûlullâh (s.a.v.), kabrinde olduğu hâlde, O’ndan yardım istedi. Bu istemeyi ne kendisi ne Hz. Ömer (r.a.) ne diğer Ashâb (r.a.e.) ve hadîs imâmları ne müfessirler ne akâid âlimleri şirk kabul etti. Ne de âyete ters görüp ve şirk olarak kabûl ettiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder