"Ya Resûlullah günahımla geldim ,şefaatini umarak geldim, temizlenme niyetiyle geldim" demeyi hayal ettiniz mi?
Yürürken mescidi Nebevi'ye doğru sürekli bir tebessüm hali ile, Allah'ın Resûl'ü bu gökyüzüne bakmıştır, bu dağa bu taşa değmiştir bakışları, Hüznüne şahit olmuştur Uhud...diyerek gözyaşınızı sildiniz mi?
Yarabbi bu gerçek midir ben Yesrib'in topraklarına geldim mi diyerek sorguladınız mı kendinizi?
Biraz sevinç, biraz hüzün, biraz imtihan, biraz çile, biraz meşakkât alıp heybenize, yürüdünüz mü hiç Uhud Şehitliğine...
Daha yolda iken bir koku ile sarhoş olmaya başladınızmı...
"Bu kokuyu herkes alamıyor" dediklerinde,hıçkırıklara boğuldunuz mu?
Size nasip olurken bu aşk kokusu, herkese nasip olsun diye dua ettiniz mi?
Kimin ne giydiği, kimin ne olduğunu kimliğinde ne yazdığını merak etmeden yardımına koştunuz mu?
Din kardeşliği mertebesini gerçekten inanarak yaşadınız mı?
Oturup yeşil kubbenin karşısında "layık değilken layık olmaya geldim ,sevmeye geldim, ölmeye geldim yeniden dirilmek için "diyerek rabıtaya daldınız mı?
" Ya Rabbi bu kutlu diyarları tekrar ehli sünnet müslümanları ile ma'mur eyle" diye dua ettiniz mi?
Sonra veda vakti dediklerinde; ciğerinin bir yerinde bir yangın Vefa hutbesinde ki sahabelerin o günkü haline büründünüz mü?
Sonra yeniden sarılıp umuda, Mekke bir gün geleceğiz diyerek düştünüz mü yollara?
Yolun ortası..
İki taraf cennet..
Ardında Medine..
Önünde Mekke...
Acaba nasıldır Kâbe.....
Yaralı bir kuş edasıyla çırpınıp durdunuz mu?
İhrama niyet ederken kefeni düşündünüz mü?
Onca günah,onca yokluk yük oldu mu sizin de omuzlarınıza?
Tekrar niyet ettiniz mi Müslümanlığı hakkıyla yaşamaya.....?
Lebbeyk sesleri başladığında titrediniz mi...
İbrahim'i bir dua, İsmail'i bir teslimiyete büründünüz mü...?
Az kaldı kavuşmaya.. şeb-i aruz dedikleri buydu oysa....
Ve kapatıp gözlerinizi karıştınız mı kalabalığa....
Lebbeyk allahümme lebbeyk..
Lebbeyk la şerike leke lebbeyk..
İnnel hamde vel nimete leke vel mülk..
La şerike lek.
Diyerek geri kalan herşeye kapattınız mı kalbinizi..
Kâbe'nin siyahına kara sevda dediniz mi...
Sevdasına sevdalanmaya geldik dediniz mi?
Namaza durduğunuzda Bilal'i Habeşi gibi çöktünüz mü dizlerinizin üzerine,hissettiniz mi yokluğunu Resûlullah'ın ( Sâllallahu Aleyhi Vesellem )
Ebu Kubeys eteklerinde toza bulandı mı cübbenizin etekleri,
Mübarek evinin önünde beklerken dediniz mi "" misafirin olmaya geldik kabul eyle ya Resûlullah ..kovma kapından "
Tavafta itilip kalkılırken sabrı yoldaş ettiniz mi, kendine, diline, eline, kalbine sahip olabildiniz mi?
Hangi sokaktan geçerseniz geçin kalbinize bir ashabı güzin hüznü çöktü mü?
Mermer taşına oturup elinizi başınızın arasına alıp" Kâbetullah ah Kâbetullah" diyerek unuttunuz mu dünyayı? ...
"Varımı yoğumu satsam gelip burda bir hizmetçi olsam" diye diye hayaller kurdunuzmu? ...
Sonra ayrıldım Kâbe'den nasıl ağlamam diyerek kavruldunuz mu?
Bir sabah aynı düşle uyandır bizi RABBİM...
Bir Medine sabahında uykusuz gözlerle gidelim sevgiliye....
Dertlerimiz dünyamızı sardı,
Dünyevi emellerimiz kalbimizi satın aldı...
Bize bir Medine kokusu, Mekke dostluğu lâzım ....
Çağır bizi Dostunla... Bizi bizden iyi bilen....çağır bizi...
Âmin Âmin Âmin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder