Hayatın dert olmaktan çıkıp zevk haline dönüşmesi ancak Allah ve ahiret inancıyla anlam kazanmasına bağlıdır.
Gayesizlik çaresizliktir.
Anlamsız bir hayat külfetten ibarettir.
Sevgiliye doğru giderken yorulmak söz konusu değildir.
Bu yolculukta külfetler bile zevke dönüşür.
Nereye çıkacağı bilinmeyen karanlık bir yolculuk korku ve endişe kaynağıdır.
Biz mü’min olarak nereden gelip nereye gittiğimizi biliyoruz.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.
Mecmau’l-bahreyn (İki denizin birleştiği yer)
İstanbul boğazı suni bir boğaz. Cebel-i Tarık boğazı da öyle... Bu iki boğazı da Zülkarneyn a.s. açtı. Bizim İslami kaynaklarda çok uzun zamandır yazılır, anlatılır. Zülkarneyn a.s. İstanbul boğazını açarken, o sıralarda büyükçe bir göl olan karadenizi denize çevirirken, ona en çok yardımcı olan kişilerden biri de hz. Yuşa'dır. Hz. Yuşa'nın kabri yakın geçmişte veli zatların kerametiyle tespit edilmiştir ve İstanbul'un hakim tepelerinden biri olan Anadolu Kavağı tepesinde bulunur. İddia edildiği gibi 17 metre boyunda da değildir. Ortalama boylardadır. Ve hz Yuşa, halen boğazın hakimi ve koruyucusu olarak kıyamet sabahına kadar ruhaniyetiyle hizmetine devam etmektedir. İstanbul boğazı çok yüksek teknoloji ile açılırken hz. Zülkarneyn'e en büyük desteği veren kişilerden biri de Hızır aleyhisselamdır. Hz. Musa ile Hz Hızır'ın buluştuğu ve "iki denizin birleştiği yer" denilen yer de bu günkü adıyla İstanbul'dur, İstanbul boğazıdır. O buluşmanın bir kısmına kadar orada bulunan üçüncü kişi de Yuşa aleyhisselamdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder