1 Ocak 2022 Cumartesi

ZİKRİN YERİ VE ZAMANI Zikrin yeri burasıdır, yani içinde yaşadğımız bu âlem... Zamanı da bize verilen ömürle sınırlıdır; öldükten sonra zikirle meşgul olmak imkânsız. Her şey gibi zikir de, zamanında ve zemininde yapılırsa makbul... Yoksa, hiçbir fayda temin etmiyor. Tarîk-ı Nakşibendiye'nin Silsiletü'l-Müceddidîn kolu silsilesinin 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) hazretleri, bu hususu beyan sadedinde buyurmuşlardır ki: "Kıyamet gününde mahşerin dehşetinden, herkes orada zikretmeye başlar... Melâike-yi kirâm da onlara, 'Zikrin yeri geçti; o, dünyada olacaktı!' derler." Velhâsıl, unutmayan unutulmayacaktır; ne dünyada, ne de ukbâda... Unutan ise, unutulmaya mahkûmdur; hem de hatırlanmaya en çok muhtaç olduğu anda... *** Yapmakla mükellef bulunduğumuz ibâdetlerin edâsı için bazılarında zaman, bazılarında hem zaman hem de mekân şartı olduğu halde, mutlak zikir için belli bir zaman ve belli mekân bahis mevzuu değildir.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder