"Bizim bir komşumuz vardı. Müslümandı. Fakat bazı yanlışları vardı. Vefat etmek üzereydi. Komşuluk hakkı üzere beni çağırdılar. Gittim ve gördüm ki komadadır. Kendisine teveccühte bulundum. Kalbine manevi bir hal üzere nazar ettim. Zifiri karanlık bulutlar çökmüş, iman nuru sönecek bir mum gibi kalmış olarak gördüm. Karanlıkları dağıtmak amacıyla teveccüh ettim, lakin zerre kadar karanlık açılmadı. Bunu bir-iki kere denedim ama fayda yok.
Üçüncüde de olmayınca "Ya Rabbi! Acaba bende mi bir kusur var bugün?" diye düşündüm. Tam o esnada kalbime:
"Ey İmam! Eğer sen bu teveccühlerini dağlara yapmış olsaydın, senin hürmetine ve teveccüh bereketine dağları yerinden sökerdim. Ama bu adamdan sen bir karanlık açamazsın. Çünkü bunun karanlığı bazı günahları işlediğinden değil, müşrik Hinduların şirk merasimlerine katılmasındandır. Burada şirk olduğu için senin teveccühün burada sökmez." diye nida edildi.
O zaman Hindistan'da şirk bayramlarında boyalı, renkli pilavlar pişiriyorlardı ve birbirlerine bunu hediye ediyorlardı. Bu müslüman adam da onlardan etkilenmiş, aynı günde aynı şekilde pilav pişirip o günü kutluyordu.
En sonunda ümidimi kestim ve evime doğru yol aldım. Bir zaman sonra bana komşumun öldüğüne dair haber geldi. Cenazesine gideyim mi gitmeyeyim mi diye şüphede kaldım. Durum böyle olunca istihare yapmaya karar verdim. İstiharemde: "O kişi zor da olsa imanını kurtararak öldü, cenazesine gidebilirsin." buyruldu.
NOEL KUTLAMAYA HAZIRLANANLAR BU HADİSEYİ İBRETLE DÜŞÜNMELİDİR. BİZE YARDIM EDECEK İMAM-I RABBANİ'LER DE YOK. ALLAH-U TEALA HEPİMİZE İMAN SELAMETİ VERSİN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder