Allâhü Teâlâ, Nisâ Sûresi’nin 115. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmaktadır (meâlen): “Her kim de kendisine doğru yol apaçık meydana çıktıktan sonra peygambere muhâlefet eder ve müminlerin (itikâd ve amelde, Allâh’a, Resûlullâh’a ve ülü’l-emre itaat) yolundan başkasına giderse, biz, onu döndüğü o yolda bırakırız ve kendisine cehennemi boylatırız ki o, gidilecek ne fena bir yerdir.”
Allâhü Teâlâ, azîz kitabında birçok âyet-i celîlede bizler ibret alalım diye geçmiş ümmetlerin hâlini haber vermiş ve onların düştükleri küfür, zulüm, gurur gibi hâllere düşmekten ve onlara benzemekten bizi sakındırmıştır.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Bizden başkalarına benzemeye yeltenen bizden değildir.” “Müşriklerin âdetlerine muhâlefet ediniz” buyurmuşlardır.
Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklere ve onların amellerine buğzetmeyi emretti ki onlarla ülfet etmeyelim, onlar da bizimle ülfet etmesinler. Çünkü insanın tabiatı, başkasından huy kapar.
Hadîs âlimlerinden Akîl es-Sülemî (rah.) dedi ki: “Allâhü Teâlâ, İsrâîloğullarına gönderdiği peygamberlerinden birisine şöyle vahyetti: Kavmine söyle, bana düşmanlık edenlerin (haram) yemeklerinden yemesinler, (haram) içeceklerinden içmesinler.
Sûretlerini ve şekillerini onlara benzetmesinler, yoksa kavmin de bana düşmanlık edenlerden olur.”
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e tâbi olan kimsenin, onun uzak durduklarından yüz çevirmesi lazımdır.
Peygamberimizin uzak durduğu kavme, her hangi bir hususta muvâfakat eden kimse, Peygamberimize de o miktarda muhalefet etmiş olur.
Hülbü’t-Tâî’den (r.a.) rivâyet olundu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Sadrında (gönlünde), seni, Hıristiyanlara benzetecek hiçbir şeyin arzusu deprenmesin.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder