Şeytânın Aldatması
✹ Şeytânın Kadınları Aldatması ✹
İblisin Kadınları Aldatması Çoktur. Bunlardan Birisi, Öğle Vakti Hayızdan Temizlenen Kadının, İkindiden Sonra Gusül Abdesti Alıp, Sadece İkindiyi Kılmasıdır. Hâlbuki Ona Öğle Namazı da Farz Olmuş Fakât O Bunu Bilmemektedir. Kadınlar Hamama Girdiklerinde Üzerlerine Bir Şey Örtmezler ve Derler ki, “Bizi Gören veyâ Gözetleyen Kimse Yoktur. Burada Bulunanlar Benim Kız Kardeşim, Annem, Câriyem Bulunur. Onlar da Benim Gibi Kadındırlar. Öyleyse Biz Kimden Dolayı Örtüneceğiz?” Hâlbuki Başkasının Yanında Avret Mahallini Açmak Harâmdır. Kadının Avret Yerlerine, Annesi veyâ Kızı Bile Olsa Bakması Harâmdır. Ancak Kız Çocuğu Yedi Yaşına Gelmemiş ise Bu Durumda Müstesnâdır. Yedi Yaşından Sonra Kız Çocuğunun, Bu Yerlerini Kadınlara Karşı Örtmesi Lâzımdır.
Kadın, Ayakta Kılmaya Muktedir Olduğu Hâlde Namazını Oturarak Kılarsa, Namazı Bâtıl Olur Fakât Kadınların Birçoğu Buna Dikkat Etmez. Çocuğun Pisliği Üzerine Bulaşınca Çoğu Zaman Temizlemez. Bir Yere Gideceği Zaman Üstünü Başını Temizler. Namaza Gelince Gevşek Davranır. Namazın Vâciblerinden Bir Şey Bilmez veyâ Sormaz. Namaz Kılarken Örtünmeye Dikkat Etmeyip Açılır, Namazı Bâtıl Olur Fakât Buna Aldırış Etmez.
Kadının Kocasına Karşı Kötü Konuşması Uygun Değildir. Başkalarının Yanında, “Bu Çocuklarımın Babası.” Diye Konuşması, Kocasının İzni Olmadan Evinden Ayrılması Câiz Değildir. “Ben Günâh İçin Çıkmadım.” Demesi Değil, İzinsiz Çıkması Günâhtır. Onun İzinsiz Çıkması Fitneye Sebep Olur. Aralarında, Kabirlere Devamlı Gidip, Mâtem Tutan Kadınlar da Vardır. Bâzı Kadınlar da Kocaları Çağırdığı Zaman İtaât Etmez ve Bunu Günâh Değil Zanneder. Hâlbuki Bundan Nehy Edilmişlerdir. Ebû Hureyre’nin (Radiyallâhû Anh) Rivâyet Ettiği Hadîs-i Şerifte Rasül-u Ekrem (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem), “Bir Kadın, Kocası Çağırdığında Gelmez ve Bu Hâlde Gecelerse, Sabaha Kadar Melekler Ona Lânet Ederler.” Buyurdu.
Kadın Kocasının Malından Başkalarına Verir. Hâlbuki Kocasının İzni Olmadan ve Onun Râzı Olacağını Bilmeden, Başkasına Bir Şey Vermesi Câiz Değildir Fakât Kadınlar, Çakıl Taşları ile Yıldız Falına Bakanlara veyâ Muhabbet Muskası Yazanlara Para Verirler. Bunların Hepsi Harâmdır.
✹ Şeytânın Erkekleri Aldatması ✹
Erkekler ise Kendilerine Harâm Olan Giyeceği Giyerler ve Altını Ziynet Olarak Kullanırlar. Bâzıları da Bunları Sadece Cum’a ve Bayram Günleri Takınır ve Giyerler. Erkekler, Bir Harâmı Gördükleri Hâlde Bunu Düzeltmekte Gevşek Davranırlar. Hattâ Bir Kimse, Kardeşini veyâ Bir Yakınını İçki İçerken ve İpek Elbise Giyerken Görse, Bunu Düzelteceği Yerde, Kendisi de Onlara Ortak Olmaktadır. Yine Bâzıları, Evinin Önüne Barikat Yaparak İnsanların Geçmesine Mani’ Olmakta, Toplanan Yağmur Suyunu da Dağıtmayarak Günâha Girmektedir. Zirâ Müslümanlara Eziyet Harâmdır. Bâzıları da, Hamama Peştamalsız Girmektedir ve Başkalarının Avret Yerlerine Bakmaktadırlar.
Erkeklerin Birçoğu, Zevcelerinin Haklarını Gözetmemektedir. Onları, Mehirlerini Kendisine Hediye Etmeye Zorlamaktadır. Ayrıca Erkekler, Para ile Hâkimin Lehlerine Karar Vereceğini Zannederler. Bâzıları da Yanında Çalışan Kimselerin Hakkını Tam Olarak Vermezler.
✹ Şeytânın Müslümanları Aldatması ✹
Şeytân, İnsanı Kandırmak İçin Çok Çalışır. Müslümanlardan Bâzıları, Namazlarını Âdet Olarak Kılarlar Senelerce, İnsanlardan Nasıl Gördü ise Öyle İbâdet Eder. Fâtiha’yı Doğru Dürüst Okuyamaz. Namazın Doğru Olması İçin Gereken Farz ve Vâcibleri Bilmez ve Öğrenmez.
Öyle Müslümanlar Vardır ki, Cemaâtle Namaz Kılarken Îmâmdan Önce Secdeye Gider, Îmâmdan Önce Rükûa ve Secdeye Gitmenin Emre Muhalefet Olduğunu Bilmez. Namazına Zarar Geleceğini Düşünmez. Abdest Alırken Uzuvlarını Tam Yıkamazlar. Abdest ve Gusülde, Parmağında Yüzük Olanlar Onu Oynatıp Altını Islatmazlar. Yüzüğün Altına Su Ulaşmazsa, O Abdest ve Gusül Olmaz. Müslümanlardan Bâzıları Alışveriş İlmini Bilmezler. Bu Sebeple Akitleri Fasit ve Bâtıl Olur. Gıybet Eden Çok Kimse Vardır. Şeytân Böyle Olan Kimseleri, Doğruyu Öğrenmemeleri İçin Devamlı Aldatmaktadır.
✹ Şeytânın Herkesi Aldatması ✹
Birçok Yahudi ve Hıristiyan’ın Kalbine, Zaman-Zaman İslâmiyet’e Meyil (Sevgi) Gelir ve O Esnâda Şeytân Onu Engeller ve “Acele Etme, Düşünme, Taşınma, Zamanın Var...” Diyerek Mani’ Olur. Nihâyet O Kişiler, Îmân Etmeden Ölür Giderler. Şeytân Günâhkâr Kimselere de Aynı Hileyi Yapar. Onlar Bugün Tevbe Ederim Yarın Tevbe Ederim Derken Günler Gelip Geçer. Böylelikle Azâba Sürüklenirler. Bunun Yanında İnsanları, İşlerinde Tembelliğe Sürükleyerek İşlerini Sonraya Bırakmalarını Sağlar. Onların Dünyâ ve Âhiret Sıkıntılarına Düşmesine Sebep Olur.
✹ Şeytânın Zâhidleri Aldatması ✹
Bâzı Kimseler, Kur’an-ı Kerîm ve Hadîs-i Şeriflerde Dünyânın Kötülendiğini İşitir ve Kurtuluşun, Onu Terk Etmekte Olduğunu Düşünür. Kötülenmiş Dünyâ Nedir Anlamaz. Şeytân Onu, “Sen Âhirette Ancak Dünyâyı Terk ile Kurtulursun...” Diye Aldatır. O Kimse de, Dağların Yolunu Tutar. Ona, Bunun Hakîki Zühd Olduğu Tahayyül Ettirilir Fakât Asla Böyle Değildir. O, Falândan, Onun, Kafasına Estiği Yere Gittiğini İşitmiş, Filândan, Onun Bir Dağda İbâdet Ettiğini Duymuştur. Ekseriya Onun Bir Ailesi Olmuş Fakât Kendilerinden Uzaklaşması Neticesinde Yok Olmuştur yahût Bir Annesi Olmuş, Ayrılışına Ağlamıştır. O, Umumiyetle Namazın Esâslarını, Lâzım Geldiği Gibi Tanımamıştır. Onun, İçerisinden Çıkamayacağı Davranışları Çok Olmuştur. Şeytân Bu Kimseyi, Ancak İlminin Azlığı Dolayısıyla Aldatabilir. O, Hakîkâtleri Anlayan Bir İslâm Âliminin Sohbetinde Bulunsa, O Âlim Ona Dünyânın Lezzetlerinin Kötülenmediğini Öğretir. Allahû Teâlâ’nın İhsân Ettiği, İnsanlığın Bekâsı İçin Zaruri Olan, Ona İlim Tahsili ve İbâdet Hususunda Yardımda Bir Sebep Olan Yiyecek, İçecek, Giyecek ve İçerisinde Namaz Kılacağı Bir Ev Nasıl Kötülenir! Kötülenen; İhsân Edilen Bu Şeylerin, Yerinden Başka Yerde Kullanılması veyâ Onun İhtiyaç Miktarı Değil de İsrâf Üzere Teminidir. Issız Dağlara Çıkmak Yasaktır. Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, Kişinin Tek Başına Gecelemesini Bile Yasak Etti. Onun Topluluk ve Cemiyeti Terk Etmesi, Kazanç Olmayan Bir Hüsrândır, İlim ve Âlimlerden Uzaklaşma, İtaâtsizliktir. Bu ise Büyük Suçlardandır Ama Bütün Bunlara Rağmen Bir Dağa Çıktıkları Duyulanların Durumları, Şu İhtimâlleri Taşır: Onların Çoluk-Çocuğu, Ana-Babası Yoktur. Topluca İbâdet Etmek İçin Bir Yere Gitmişlerdir. Âlimlerden Biri Şöyle Dedi, “İbâdet Etmek İçin Bir Dağa Çıktık. Süfyân-ı Sevrî Hazretleri Yanımıza Gelerek Bizi Geri Götürdü...”
Şeytânın Zâhidleri Aldatması, Onları Zühdle Meşgûliyet Yüzünden İlimden Alıkoyması ile İlgili Olarak, Allahû Teâlâ Kur’an-ı Kerîm’de Meâlen, “Onlar, Daha Aşağı Olanı, Daha İyi Olan ile Değiştirdiler [Bakara 61].” Buyuruyor. Bunun Açıklaması; Zâhidin Faydası, Kapısının Eşiğini Aşamaz. Âlimin Faydası ise Başkalarına Ulaşır. Onun İçin Nice İbâdet Edenlerden Doğruya Sevk Ettiği Kimseler Vardır. Onlara, Zühd Mübâh Şeyleri Terktir Fikrini Aşılaması da Şeytânın Aldatması Arasındadır. Bu Düşünce Yüzünde, Onlar Arasında Arpa Ekmeğinden Fazla Yemeyen Vardır. Onlar Arasında Meyveyi Tutmayanlar Vardır ve Yine Onlar Arasında, Bedeni Kuruyuncaya Kadar Yemeği Azaltanlar, Nefsine Yün Giymekle Azâb Edenler, Ona Serin Suyu Men’ Edenler Vardır. Bu, Rasülullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Efendimizin, Eshâb-ı Kirâmın ve Onları Takip Edenlerin Yolu Değildir. Allahû Teâlâ’nın Rasülu, Et Yer ve Onu Severdi. Tavuk Yer ve Helvayı Severdi. Serin Su Ona Lezzet Verirdi. Dinlenmiş Suyu Tercih Ederdi. Bir Kişi, “Ben Hurma Yemeyeceğim, Zirâ Onun Şükrünü Yapamıyorum!” Deyince Hasan-ı Basri Hazretleri, “Bu Ahmak Adam, Acaba İçtiği Suyun Şükrünü Yapabiliyor mu?” Buyurdu. Süfyân-ı Sevrî Sefere Çıktığı Zaman, Yolluğu Arasında Kızartılmış Et ve Tatlı Taşırdı. İnsan Bilmeli ki, Nefsi Kendisinin Bineğidir. Ona, Maksadına Ulaşabilmesi İçin Yumuşaklıkla Muamele Etmesi Gerekmektedir. Ona Yetecek Kadar İyi Gelen Şeyleri Alsın, Aşırı Tokluğu, Şehevî Arzuları, Taşkınlığı ve Ona Çok Sıkıntı Veren Şeyleri Terk Etsin. Zirâ Bunlar, Bedene ve Dine Zarar Verir.
Göçebe Yaşayan Topluluklar, Eğer Yün Giyerler ve Süt İçmekle Yetinirlerse, Onları Kınamayınız. Zirâ Bedenlerinin Bineği Olan Nefisleri Bunu Taşır. Şehir Halkı da Yün Giyer ve Salça Yerlerse, Aynı Şekilde Onları da Kınamayın ve Bunlar Hakkında, “Nefislerinin İsteklerini Yerine Getiren!” Demeyiniz. Çünkü Bu Topluluğun Tâbiî Âdetidir. Beden, Nimetler İçerisinde Büyümüş ise Biz Sahibini, Ona Eza Verecek Şeyi Yüklenmesinden Men’ Ederiz. Zâhidâne Yaşar ve Şehvetlerini Terk Etmeği Tercih Ederse, Onun İçin Ne İyidir Fakât Bunu Yapmazsa, Nefsi Taşkınlık Yapar. Bu da Uyku ve Tembelliği Artırır. Bu Kimse, Terkinin Zarar Vereceği ve Vermeyeceği Şeyi Bilmeğe Muhtaçtır ki, Nefsine Eza Etmeden Uygun Miktarda Alsın. Bir Topluluk, Kuru Ekmeğin Beden İhtiyacı İçin Kâfi Geldiğini Zannetti Fakât Bu Kâfi Gelse Bile Bununla Yetinme, Bedenin Azâlarına Ekşi, Tatlı, Serin ve Diğer Şeylere İhtiyacı Olacağı Cihetinden Eza Verir. Bünyeye, Mülayime Teveccüh Eden Bir Temayül Hassası Konulmuştur. O, Bâzen Tatlıya, Bâzen Ekşiye Meyleder. Bunun Birçok Sebepleri Vardır. Zâhid Görünenlerin, Zühdün Sadece Yiyecek ve Giyeceğin Azı ile Kanaât Etme Olduğunu Düşünmesi, Şeytânın Aldatması Arasındadır. Onlar, Kalpleri Baş Olma ve Mevki Peşinde Oldukları Hâlde, Bundan Memnundurlar. Fakirlere Değil de Zenginlere İkrâmda Bulunurlar. İnsanların Önünde, Sanki Allahû Teâlâ’nın Azâmetini Müşâhededen Çıkmışlar Gibi Birbirlerine Huşû Ederler. Bâzen Onlardan Biri, Kendisine Zühd Sahibi Desinler Diye Verilen Hediyeyi Reddeder. Hâlbuki Onlar, Halkın Kendilerine Gidip Gelmeleri ve Ellerini Öpmelerinden Doğan İmkânlar İçerisinde, Dünyâ Dostluklarının En Geniş Kapısı İçerisindedirler. Zirâ Dünyâdaki Gâyeleri Baş Olmaktır.
Bu Konularda Fazla Yazsak, Ciltleri Doldurur. Az Yazarak Çok Şeye Delâlet Ettik. Allahû Teâlâ, Hepimizi Şeytâna Uymaktan Muhafaza Buyursun; Âmin!
1) Vefayât-ül-a’yân Cilt: 3, Sayfa: 140
2) El-Mugni
3) Telbîsü İblis
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder