1812. Nevvâs İbni Sem’ân Radiyallâhû Anh, Şöyle Dedi:
Bir Sabah Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Deccal’dan Uzun Uzun Bahsetti. Sonunda Yorulup Sesini Alçalttı, Sonra Tekrar Yüksek Sesle Konuştu. Biz Onun Anlatışına Bakarak Deccal’ın Medine Civarındaki Hurmalıklara Gelip Dayandığını Zannettik. Tekrar Yanına Gittiğimiz Zaman Üzüntümüzü Anladı ve:
▬ “Hayrola, Bu Ne Hâl?” Dedi. Biz de:
▬ “Yâ Rasulûllâh! Sabahleyin Deccal’dan Bahsettin. Kâh Alçak Sesle Kâh Yüksek Sesle Konuştuğun İçin, Biz Onun Hurmalıklara Gelip Dayandığını Sandık?” Dedik. Bunun Üzerine Şöyle Buyurdu:
▬ “Sizin Adınıza Deccal’dan Başka Şeylerden Daha Çok Korkuyorum. Şâyet Deccal, Ben Aranızdayken Çıkarsa, Onun Oyununu Bozar, Delillerini Çürütürüm. Eğer Ben Aranızdan Ayrıldıktan Sonra Çıkarsa, Artık Herkes Kendini Ona Karşı Savunup Korumalıdır. Zaten Allahû Teâlâ Mü’minleri Onun Kötülüklerinden Koruyacaktır. Deccal Kıvırcık Saçlı, Patlak Gözlü, (Câhiliye Devrinde Ölen) Abdüluzzâ İbni Katan’a Benzeyen Bir Gençtir. Sizden Onu Gören Kehf Sûresinin Baş (ve Son) Tarafından Onar Âyet Okusun. O Şam ile Irak Arasındaki Bir Yerden Çıkacak. Sağa Sola Her Yana Kötülüğünü Yayacaktır. Ey Allah’ın Kulları, Îmânınızı Koruyup Direnin!”
▬ “Yâ Rasulûllâh! Deccal’ın Yeryüzünde Kalma Süresi Ne Kadardır?” Diye Sorduk. Şöyle Buyurdu:
▬ “Kırk Gündür. Bir Günü Bir Yıl Kadar, Bir Başka Günü Bir Ay Kadar, Bir Diğer Günü de Bir Hafta Kadardır. Geri Kalan Günleri, Sizin Bildiğiniz Günler Gibidir.” Biz:
▬ “Yâ Rasulûllâh! Bir Yıl Kadar Olan Günde, Kılacağımız Bir Günlük Namaz, Kâfi Gelecek mi?” Dedik.
▬ “Hayır, Siz Namaz Vakitlerini Ona Göre Takdir ve Hesap Ediniz!” Buyurdu. Biz:
▬ “Yâ Rasulûllâh! Onun Yeryüzündeki Sürati Ne Kadardır?” Dedik. Şöyle Buyurdu:
▬ “Rüzgârın Sürüklediği Bulut Gibi İnsanların Yanından Geçer, İlâh Olduğunu Söyleyerek Kendisine Îmân Etmelerini İster, Onlar da Îmân Ederler. Göğe Yağmur Yağdırmasını Emreder, Yağmur Yağar; Yere Bitki Bitirmesini Emreder, Otlar, Çayırlar Biter; İnsanların Yayılmaya Gönderdikleri Hayvanları Daha Gösterişli ve Semiz, Sütleri Daha Bol Olarak Döner. Daha Sonra Başka İnsanların Yanına Gelerek Onları Kendine İnanmaya Dâvet Eder; Fakât Onlar Kendisine İnanmayıp Teklifini Geri Çevirirler; Deccal de Yanlarından Ayrılıp Gider; Lâkin Sabahleyin Suları Çekilip Çayır Çimenleri Kurur, Hayvanları da Helâk Olur.
Deccal Bir Örene Uğrayıp, “Definelerini Ortaya Çıkar!” Der, O Harâbedeki Defineler Arıbeyinin Peşinden Giden Arılar Gibi Deccal’ın Arkasından Gider. Sonra Deccal Babayiğit Bir Genci Yanına Çağırıp Onu Kılıcıyla İkiye Biçer; Vücudunun Her Parçası Bir Yana Düşer; Ardından Ona Seslenir. Delikanlı Gülümseyen Bir Çehreyle Ona Doğru Gelir. Deccal Böyle İşler Yaparken Allahû Teâlâ Mesîh İbni Meryem Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’i Gönderir. Mesîh, Boyanmış İki Elbise İçinde, Ellerini İki Meleğin Kanatları Üzerine Koyarak Dimaşk’ın Doğusundaki Akminare’nin Yanına İner. Mesîh, Parıldayan Yüzüyle Başını Yere Eğince Saçlarından Terler Damlar, Başını Kaldırınca İnci Gibi Nûrânî Damlalar Dökülür. Onun Nefesini Koklayan Kâfir Derhâl Ölür. Nefesi Baktığı Yere Ânında Ulaşır. Mesîh Deccal’ın Peşine Düşer, Onu (Kudüs Yakınındaki) Bâbülüd’de Yakalayıp Öldürür. Sonra Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem, Allahû Teâlâ’nın Kendilerini Deccal’ın Şerrinden Koruduğu Birtakım İnsanların Yanına Gelir, Onların Yüzlerini Okşayarak Deccal Fitnesinin Sona Erdiğini Söyler ve Kendilerine Cennetteki Yüksek Derecelerini Haber Verir. Bu Sırada Allahû Teâlâ Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’e Vahy Ederek, “Kimsenin Öldüremeyeceği Kullar Yarattım; Diğer Kullarımı Toplayıp Tûr’a Götür!” Buyurur. Allahû Teâlâ Ye’cüc ve Me’cüc’ü Yeryüzüne Gönderir. Onlar Tepelerden Süratle İnip Giderler; Öncüleri Taberiye Gölü’ne Varıp Gölün Bütün Suyunu İçer.
Arkadan Gelenler Oraya Vardıklarında, “Bir Zamanlar Burada Çok Su Varmış!” Derler. Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ile Yanında Bulunan Mü’minler Tûr Dağı’nda Mahsur Kalırlar. Onlardan Her Biri İçin Bir Öküz Başı, Sizin Bugünkü Paranızla Yüz Altından Daha Kıymetli Olur. Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ile Yanındaki Mü’minler Bu Belâdan Kendilerini Kurtarması İçin Allah Teâlâ’ya Yalvarırlar. Allah Teâlâ da Ye’cüc ve Me’cüc’ün Enselerine Kurtçuklar Musallat Eder; Hepsi Bir Anda Ölüp Gider. Ardından Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ile Mü’minler Tûr Dağı’ndan İnerler. Ye’cüc ve Me’cüc’ün Kokmuş Cesetlerinin Olmadığı Bir Karış Yer Bulamazlar. Îsâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ile Yanındaki Mü’minler Bu Belâdan da Kendilerini Kurtarması İçin Allahû Teâlâ’ya Yalvarırlar.
Allahû Teâlâ Deve Boyunları Gibi İri Kuşlar Gönderir; Bu Kuşlar Onların Kokmuş Cesetlerini Alarak Cenâb-ı Hakk’ın Dilediği Yere Götürüp Atarlar. Sonra Allahû Teâlâ Hiçbir Evin ve Çadırın Engel Olamayacağı Bol Bir Yağmur Gönderir; Bu Yağmur Yeryüzünü Ayna Gibi Pırıl Pırıl Temizler. Daha Sonra Yeryüzüne, “Meyveni Bitir, Bereketini Getir!” Diye Emredilir. O Gün Bir Grup İnsan Tek Bir Nar ile Doyar, Kabuğuyla da Gölgelenirler.
Yaylıma Gönderilen Hayvanların Sütü de Bereketlenir, Bir Devenin Sütü Kalabalık Bir Grubu, Bir İneğin Sütü Bir Kabileyi, Bir Koyunun Sütü Bir Cemaâti Doyurur. Onlar Böyle Yaşayıp Giderken Allahû Teâlâ Tatlı Bir Rüzgâr Gönderir; Bu Rüzgâr Onları Koltuk Altlarından Sarmalayıp Her Mü’minin ve Müslimin Rûhunu Alıp Götürür. Yeryüzünde İnsanların En Fenâları Kalır; Onlar Eşekler Gibi Birbiriyle Tepişip Herkesin Gözü Önünde Cinsel İlişkide Bulunurlar ve Kıyamet Onların Üzerine Kopuverir.”
[Müslim, Fiten 110. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 59; İbni Mâce, Fiten 33.]
Deccal İnsanın Dünyâ Hayatında Karşılaşacağı En Büyük Fitnedir. Müslüman, Îmânı Sayesinde Onun Şerrinden Kurtulacaktır. Çok Süratli Yayılma Gücü Olan Deccal’ı Hazreti Îsâ Öldürüp, İnsanları Ondan Kurtaracaktır. Ye’cüc ve Me’cüc’ün Çıkıp Yeryüzünün İfsad Edilmesiyle Yeryüzü Bâzı Kurtçuklarla Bunlardan Temizlenip Mü’minlerin Ruhları Kabz Edilecek, Kıyamet de Kötü İnsanlar Üzerine Kopacaktır.
[Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyâzu’s-Sâlihîn Tercümesi: 532.]
1813. Rib’î İbni Hırâş Şöyle Dedi:
Ebû Mesûd El-Ensârî ile Birlikte Huzeyfe İbni Yemân’ın Yanına Gittim. Ebû Mesûd:
▬ “Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’den Deccal Hakkında Duyduklarını Söyle!” Dedi. Huzeyfe de Şunları Söyledi:
▬ “Deccal, Yanında Bir Su ve Bir de Ateş Olduğu Hâlde Ortaya Çıkacak. Bâzılarının Onun Yanında Gördüğü Su Gerçekte Su Olmayıp Yakıcı Ateştir. Bâzılarının Onun Yanında Gördüğü Ateş de Gerçekte Ateş Olmayıp Soğuk, Tatlı Bir Sudur. Sizden Deccal’a Kim Yetişirse, Ateş Olarak Gördüğü Tarafta Bulunsun. Zira O, Tatlı, İçimi Güzel Bir Sudur!”
Ebû Mesûd El–Ensârî, “Huzeyfe’nin Böyle Söylediğini Ben de Duydum!” Dedi.
[Buhârî, Enbiyâ 50, Fiten 26; Müslim, Fiten 105, 108.]
1814. Abdullah İbni Amr İbni Âs Radiyallâhû Anhûma’dan Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Ümmetimin Hayatta Bulunduğu Bir Zamanda Deccal Çıkar ve Kırk, Bu Kadar Zaman Kalır. (Râvi, Hz. Peygamber’in Kırk Gün mü, Kırk Ay mı, Yoksa Kırk Yıl mı Buyurduğunu Bilemediğini Söylemektedir.) Bunun Üzerine Allahû Teâlâ Îsâ İbni Meryem’i Yeryüzüne Gönderir; O da Deccal’ı Bularak Ortadan Kaldırır. Sonra İnsanlar, Aralarında Hiçbir Düşmanlık Bulunmadan Yedi Yıl Yaşarlar. Sonra Allahû Teâlâ Şam Taraflarından Soğuk Bir Rüzgâr Gönderir ve Bu Rüzgâr Kalbinde Zerre Kadar Hayır –veyâ Îmân– Bulunan Yeryüzündeki Bütün İnsanların Ruhunu Kabz Eder. Şâyet Biriniz Dağın İçine Bile Girse, Bu Rüzgâr Onu Mutlaka Bulup Canını Alır. İşte O Zaman Yeryüzünde Kötülüklere Bir Kuş Hafifliğiyle Dalan, Yırtıcı Hayvan Atılganlığıyla Şuursuzca Saldıran Kimseler Kalır. Bunlar Ne Bir İyilik Tanırlar, Ne de Bir Kötülüğü Yadırgarlar. Şeytan Bir İnsan Kılığına Girerek Onlara Görünür ve:
▬ “Dediğimi Yapmayacak mısınız?” Diye Sorar. Onlar da:
▬ “Ne Yapmamızı Emredersin?” Derler.
Şeytan da Onlara Putlara Tapmalarını Emreder. Onlar Her Türlü Ahlâksızlığı Yapıp Putlara Taparken Rızkları Bollaşır, Hayat Tarzları İyileşir. Daha Sonra Sûr’a Üflenir. Onun Sesini Duyan Herkes Dehşet ve Şaşkınlık İçinde Yıkılır Kalır. Sûr’un Sesini İlk Duyup Can Veren Adam, Devesinin Havuzunu Tamir Eden Bir Kimsedir. Onunla Birlikte Yanındakiler de Kendilerini Yere Atıp Can Verirler. Sonra Allahû Teâlâ Çiğ Gibi –veyâ Gölge Gibi– Bir Yağmur Yağdırır.
İnsanların Çürüyüp Gitmiş Cesetleri Bununla Yeniden Hayat Bulur. Ardından Sûr’a Bir Kere Daha Üflenir; Herkes Yerinden Fırlayıp Kendilerine Verilecek Emri Beklemeye Başlar. Daha Sonra:
▬ “Haydi, Rabbinize Gelin!” Denir. Meleklere de:
▬ “Onları Alıkoyun Çünkü Onlar Sorguya Çekilecektir!” Denir. Sonra Yine Meleklere:
▬ “Cehennemlikleri Ayırın!” Buyrulur. Onlar da:
▬ “Kaçta Kaçını Ayıralım?” Diye Sorarlar.
▬ “1000 Kişiden 999’unu!” Denir. İşte O Gün, Dehşeti Yüzünden Çocukların İhtiyarladığı Bir Gün Olacaktır. O Gün Her Şeyin Ortaya Çıktığı Korkunç Bir Gündür!”
[Müslim, Fiten 116.]
1815. Enes Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Mekke ile Medine Dışında, Deccal’ın Ayak Basmadığı Bir Yer Kalmaz. Mekke ile Medine’nin Bütün Yollarında Saf Tutmuş Melekler Bu İki Şehri Korur. Deccal Kumlu, Çorak Bir Yere İner. Ardından Medine Üç Defa Sarsılır; Allahû Teâlâ Orada Bulunan Kâfir ve Münâfıkları Dışarı Çıkarır.”
[Müslim, Fiten 123. Ayrıca bk. Buhârî, Fezâilü’l–Medîne, 9, 26, 27, Tevhîd 31; İbni Mâce, Fiten 33.]
1816. Yine Enes Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “İsfahan Yahudilerinden Taylasanlı Yetmiş Bin Kişi Deccal’ın Ardından Gider!”
[Müslim, Fiten 124.]
1817. Ümmü Şerîk Radiyallâhû Anha, Rasûl-i Ekrem Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’in Şöyle Buyurduğunu Dinledi:
▬ “İnsanlar Deccal’dan Kaçıp Dağlara Sığınırlar...”
[Müslim, Fiten 125. Ayrıca Tirmizî, Menâkıb 69; İbni Mâce, Fiten 33.]
1818. İmrân İbni Husayn Radiyallâhû Anh Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’i Şöyle Buyururken İşittim Dedi:
▬ “Hz. Âdem’in Yaratıldığı Zamandan Kıyametin Kopacağı Ana Kadar Deccal’dan Daha Büyük Bir Fitne Yoktur!”
[Müslim, Fiten 126. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hânbel, Müsned IV, 19-21.]
1819. Ebû Saîd El-Hudrî Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Peygamber Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Deccal Ortaya Çıkınca, Mü’minlerden Biri Onun Bulunduğu Tarafa Doğru Gider. Deccal’ın Silâhlı Adamları Onun Önüne Çıkarak:
▬ “Nereye Gitmek İstiyorsun?” Diye Sorarlar.
▬ “Şu Ortaya Çıkan Adamın Yanına!” Der. Deccal’ın Adamları:
▬ “Sen Bizim Rabbimize İnanmıyor musun?” Diye Sorarlar. O da:
▬ “Bizim Rabbimizin Gizli Bir Yanı Yok ki Onu Bırakıp Başkasına İnanalım?” Der. Deccal’ın Bâzı Adamları:
▬ “Öldürün Şunu!” Derler. Bir Kısmı ise:
▬ “Tanrınız, Haberi Olmadan Bir Kimseyi Öldürmeyi Yasaklamadı mı!” Derler ve O Mü’mini Deccal’ın Yanına Götürürler. O Mü’min Deccal’ı Görünce Diğer Mü’minlere:
▬ “Ey Mü’minler! Bu Adam Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’in Kendisinden Bahsettiği Deccal’dır!” Diye Seslenir. O Zaman Deccal Adamlarına:
▬ “Bunu İyice Bir Dövün!” Der. Onu Dövmek Üzere Tutarlar. Deccal Tekrar, “Yakalayın Şunu, Yarın Kafasını!” Der. Onun Sırtını, Karnını Dayaktan Geçirirler. Bu Defa Deccal, “Bana Îmân Etmiyor musun?” Diye Sorar. O Mü’min:
▬ “Sen Yalancı Mesîh’sin!” Der.
Deccal’ın Emri Üzerine Onu Testereyle Baştan Aşağı İkiye Biçerler. Deccal, O Zâtın İkiye Bölünen Cesedinin Arasından Yürüyüp Geçtikten Sonra Ona:
▬ “Ayağa Kalk!” Der. O da Doğrulup Kalkar. Deccal Tekrar:
▬ “Bana Îmân Ediyor musun?” Diye Sorar. O da:
▬ “Senin Hakkındaki Kanaâtim İyice Pekişti!” Dedikten Sonra Halka Dönerek, “Ey İnsanlar! O Benden Sonra Artık Kimseyi Öldürüp Diriltemez!” Der. Deccal Onu Kesmek İçin Yakalar. Fakât Allahû Teâlâ O Mü’minin Boynundan Köprücük Kemiğine Kadar Olan Kısmı Bakır Hâline Dönüştürür; Bu Sebeple Deccal Ona Bir Şey Yapamaz. Bunun Üzerine Deccal Onun Ellerinden ve Ayaklarından Tutup Fırlatır. Halk Onu Cehenneme Attığını Zanneder. Hâlbuki O Cennete Atılmıştır.”
Rasulûllâh Sözünü Şöyle Tamamladı:
▬ “İşte Bu Mü’min, Âlemlerin Rabbine Göre İnsanların En Büyük Şehididir!”
[Müslim, Fiten 113. Ayrıca bk. Buhârî, Fiten 27.]
1820. Mugîre İbni Şu‘be Radiyallâhû Anh, Şöyle Dedi:
▬ “Hiç Kimse Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem’e Deccal Hakkında Benden Fazla Soru Sormadı. Rasûl-i Ekrem Bana:
▬ “O Sana Zarar Vermeyecek!” Buyurdu. Ben:
▬ “Bâzı Kimseler Deccal’ın Yanında Dağ Kadar Ekmek, Bir Nehir Kadar İçme Suyu Bulunduğunu Söylüyorlar?” Deyince:
▬ “Allah Yanında O, Bu Söylediklerinden Daha Değersizdir!” Buyurdu.
[Buhârî, Fiten 26; Müslim, Âdâb 32, Fiten 114, 115. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 33.]
1821. Enes Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Bütün Peygamberler Ümmetlerini Yalancı Kör Deccal’ın Tehlikesine Karşı Uyarmışlardır. Şunu Bilin ki, Onun Bir Gözü Kördür; Ama Sizin Azîz ve Celîl Olan Rabbiniz Tek Gözlü Değildir. Deccal’ın İki Gözünün Arasına Kâfir (ke–fe–re) Diye Yazılmıştır!”
[Buhârî, Fiten 26, Tevhîd 17; Müslim, Fiten 101, 102. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melahim 14, Sünnet 25–26; Tirmizî, Fiten 56, 62; İbni Mâce, Fiten 33.]
1822. Ebû Hureyre Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Hiçbir Peygamberin Ümmetine Deccal Hakkında Söylemediği Bir Şeyi Size Haber Vereyim mi? Onun Bir Gözü Kördür. Yanında Cennete ve Cehenneme Benzeyen Bir Şey Olacaktır. Onun Cennet Dediği Şey, Cennet Değil Cehennemdir!”
[Buhârî, Enbiyâ 3; Fiten 26; Müslim, Fiten 109.]
1823. İbni Ömer Radiyallâhû Anhûma Şöyle Dedi:
Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem, Herkesin Yanında Deccal’dan Söz Ederek Şöyle Buyurdu:
▬ “Allahû Teâlâ Tek Gözlü Değildir! Şunu Unutmayın ki, Deccal’ın Sağ Gözü Kördür. Onun Bu Gözü Üzüm Salkımından Dışarı Fırlamış Üzüm Tanesi Gibidir!”
[Buhârî, Fiten 26, Tevhîd 17; Müslim, Îmân 274. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 60.]
1824. Ebû Hureyre Radiyallâhû Anh’den Rivâyet Edildiğine Göre Rasulûllâh Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:
▬ “Müslümanlarla Yahudiler Çarpışmadıkça Kıyamet Kopmayacaktır. Yahudi Taşın, Ağacın Arkasına Saklanacak, Bunun Üzerine O Taş, O Ağaç Yahudi’yi Kovalayan Kimseye, “Ey Müslüman! Arkamda Bir Yahudi Var, Gel Onu Öldür!” Diyecek. Yalnız Gargad Ağacı Bir Şey Söylemeyecek; Çünkü O Yahudilerin Ağaçlarındandır!”
[Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder