4 Nisan 2022 Pazartesi

PEYGAMBER (S.A.V.) EFENDİMİZDE DÜNYÂ SEVGİSİ YOKTU Bir Hadîs-i şerîfte şöyle vârid olmuştur: “Cebrâîl (a.s.) ona inip dedi ki: Allâh (c.c.)’ün sana selâmı var, isterse şu dağları ona altın yapayım, nere-ye giderse gitsin o altın dağları onunla beraber olur, diyor (ne dersin?). Bir an düşündü (Rabbinin kendisine verecek olduğu ilhâmı bekledi) ve şöyle konuştu”:

 PEYGAMBER (S.A.V.) EFENDİMİZDE DÜNYÂ SEVGİSİ YOKTU

Bir Hadîs-i şerîfte şöyle vârid olmuştur:
“Cebrâîl (a.s.) ona inip dedi ki: Allâh (c.c.)’ün sana selâmı var, isterse şu dağları ona altın yapayım, nere-ye giderse gitsin o altın dağları onunla beraber olur, diyor (ne dersin?). Bir an düşündü (Rabbinin kendisine verecek olduğu ilhâmı bekledi) ve şöyle konuştu”:
– Ey Cibrîl, dünyâ, yurdu olmayanın yurdudur. Ve yine (o) malı olmayan kimsenin malıdır. Aklı olmayan kimse toplar bunları! Cebrâil (a.s.)’ın cevâbı şu oldu: – “Yâ Muhammed (s.a.v.)! Allâh seni Kavl-i Sabit ile dimdik kılmıştır.”
Âişe (r.anhâ)’nın şöyle dediği naklediliyor: “Zamân olurdu tam bir ay beklerdik, evimizde (yemek için) ateş yakmazdık ve sadece hurma ile su bulunurdu (yanımızda).”
Abdurrahman b. Avf (r.a.)’den: “Resûlullâh (s.a.v.), ne kendi ve ne de ehl-i beyti, arpa ekmeğinden doymadan irtihâl etti.” Âişe, Ebû Ümâme ve İbn Abbas (r.a.e.)’den bu meâlde hadîs rivâyet edilmiştir.
İbn-i Abbas (r.a.) dedi ki: “Resûlullâh (s.a.v.) ve ailesi birçok geceler akşam yemeğini yemeden yatarlardı. Akşam yiyecek bir şey bulamazlardı.”
Enes (r.a.)’den: “Resûlullâh (s.a.v.) (rahatça) sofrada (tantanalı) konaklarda yemek yememişlerdir. Kendisine yumuşak ince ekmek de yapılmamıştır. Hiç kızartılmış koyun da görmemiştir.”
Âişe (r.anhâ)’dan: “Onun (üzerinde uyuduğu) yatağı içi lif dolu deri idi.”
“Resûlullâh (s.a.v.)’in evindeki yatağı, beyaz kıldan yapılmış bir şilte idi. Uyuması için onu ikiye katlardık. Bir gece dörde katlamıştık.” Üzerinde uyuyup sabah kalktığı zamân sordular:
– Bu gece altıma ne serdiniz?
– Falan şeyi serdik.
– Onu eski haline çevirin. Çünkü onun yumuşaklığı bu gece beni namâzımdan etti, buyurdu.
“Bazen iple örülmüş bir yatak üzerinde yatardı, bu yatak omuzunda iz bırakırdı.”
(Kadı ‘Iyâz (rh.a.), Şifâ-i Şerîf, 141-143.s.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder