4 Nisan 2022 Pazartesi

Hz. Ali Allah Rasûlü’nü anlatırken şöyle demiştir: Hazreti Peygamber’in boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa ne düz uzun saçlı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi (yuvarlak) yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman, sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında “Nübüvvet Mührü” vardı. Bu, O’nun sonuncu peygamber oluşunun nişanesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en geniş sînelisi, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu, en arkadaş canlısıydı. Kendilerini ansızın görenler Onun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O’nu her şeyden çok severlerdi. Kendilerini vasfeden kimse, “ne O’ndan önce, ne de O’ndan sonra bir benzerini görmedim.” derdi. (Tirmizî, Şemail, 276-278)





 











Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Sahur yemeği yemek, berekettir. Öyleyse sahuru terk etmeyiniz. Sizden biriniz bir yudum su içerek de olsa sahur yapsın. Muhakkak sahur yapanlara Allah Azze ve Celle rahmet, melekleri de istiğfar ederler.” (Müsned-i Ahmed)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder