Namaz kötülük den kurtarır mı?
Allah teâlâ kur'anda:
Muhakkak namaz fuhşiyat ve munkerat da alıkoyar nehy eder engel olur " buyurdu.
Her türlü nefsi ve hayvanı kötü ve yasak olan yani hem kendi nefsine hemde başkalarına karşı zararlı ve sorumlu olduğumuz işleri yapmak ve düşünmek ancak namazla önlenir.
Zira günde beş defa Allah'ın huzuruna çıkan kimde namazdan sonra Allah'a dua Edip ibadetlerinin kabulünü ve suçlarının affını isteyip diğer vakte kadar tekrar tekrar günah ve suç işleyip ben pişman oldum beni affet demesi,tevbesinde durmaması insana ağır geleceği için o günahı ve kötü düşünceleri bırakmak zorunda kalacaktır.
Eğer namazı şartlarına uygun ise bu namaz onu kötülüklerden ve kötü düşüncelerden koruyacaktır,hem namaz kılıyor hem kendine,hem ehline iyaline ve cevresine kötü davranıyor kötülük düşünüyor,haram ve kötü işleri yapmak dan kendini alamıyorsanız,onun namazı şartlarına uygun değil veya Allah için yapılmamış,yanı kabul olunmuyor demektir.
O zaman çevresini ve arkadaşlarını veya o şuca iten sebepleri tesbit Edip onları değiştirmek ,Allah için kulluk için hicret etmesi gerekir.
Allah Resulü s.a.v.:
Kişi arkadaşının dini üzeredir.buyurdu.
Atalarımız:
Söyle arkadaşını,söyleyeyim kim olduğunu, dediler nede güzel ve doğru söylemişler.
Bizim insanımız az sözden çok şey anlamayı bilir,okuyan dinleyen, anlayan ve anladığı ile amel edenlerden olabilmek dileğiyle.!
İmam-ı Beyheki Delail kitabında şöyle rivayet eder:
"Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn (Radıyallahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki:
- Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur’anda bir şey bulamıyoruz.
İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:
- Sen Kur’anı okudun mu?
- Evet.
- Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekat olduğuna rastladın mı?
- Hayır.
- Peki bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur’anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekat düştüğüne rastladın mı?
- Hayır.
- Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe’yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe’yi yedi defa tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?
- Hayır.
- Allahü teâlânın Kur’anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]
Hz. İmran daha sonra buyurur ki: Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır."
Bir âyet-i kerime meali: (Size, âyetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir resul gönderdik.) [Bekara 151]
İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmetten maksat, Resulullahın sünnetidir. Önce Kur’an zikredilmiş, peşinden hikmet bildirilmiştir) buyuruyor.
Kur’an-ı kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca (açıkla) denmezdi. Halbuki, açıklanması da emredilmiştir. İki ayet meali şöyledir:
(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]
(Biz bu Kitabı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye sana indirdik.) [Nahl 64]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder