1 Kasım 2021 Pazartesi

Ege denizin altında, toprağın/zeminin onlarca kilometre altında bir gizli yeraltı üssü var.

 Ege denizin altında, toprağın/zeminin onlarca kilometre altında bir gizli yeraltı üssü var.

Bu üs, bir şehir kadar büyük bir üs ve başka dünyaların insanları tarafından tesis edildi ve kullanılıyor.
Akademi Dergisi’nin son yıllarda başka dünyaların insanlarının dünyamızdaki hedeflerine dair yaptığı yayınlara denk gelmemiş bir okuyucu, bu yazıda buradan sonra yazacaklarımı okuyunca sarsılacaktır ama eskiden beri takipçi olanlar kolayca anlayacaklardır.
Yeşillerin, Grilerin ve daha başka uzaylı türlerin, dünyamızın dört bir yanında çok sayıda gizli yeraltı üssü var. Türkiye’nin pekçok ilinin altında da bu gizli yeraltı uzaylı üslerinden var. Bunların arasında Yeşillerin ve Grilerin ittifak halinde tesis edip kullandığı çok sayıda üs de var. Türkiye’nin altında bulunan ve Yeşillerin-Grilerin ittifakıyla kullanılan bu üslerin hepsinde de yüksek miktarda suya ihtiyaç var.
Hem içilebilir temiz suya ihtiyaç var hem de ondan çok daha fazla miktarda kullanma suyuna ihtiyaç var.
Bu koca üslerin hepsinin de ihtiyaç duyduğu kullanma sularını, yeraltı su kaynaklarından elde edebilmesi ise mümkün değil. Bu nedenle, Ege denizinin altında, bütün bu üsleri besleyen/destekleyen bir ana üs var. Söz konusu bu yeraltı üssü, deniz suyunu toprağın altına hızlıca çekerek, doğusunda, batısında, kuzeyinde ve güneyinde kalan bağlantılı bütün yeraltı üslerine su pompalıyor.
Deniz suyu, böyle yeraltı üslerinde pekçok maksatla kullanılıyor. Söz konusu yeraltı üslerini yıllardır anlatıyorum. Bu üsler, içine girilince, sanki yeryüzünde bulunuluyormuş gibi hissettiren yerler. Çünkü, bizden on binlerce sene ileri bilim ve teknoloji sayesinde yapılan bu üslerde, ayak basılan zemin ile, tepelerindeki tavan arasında da onlarca kilometre mesefe var. Gelişmiş teknojiler ile buralarda suni yağış, suni rüzgar, suni güneş/aydınlatma, suni göller oluşturulmuş. Bu üslerin içinde havada uçan daireler uçabiliyorken, karada ziraat da yapılıyor. Aynı zamanda yüksek bilim ve teknoloji ile üretilmiş araçlarla ve cihazlarla teçhiz edilmiş bir hayat yaşanıyor.
Daha önce anlatmıştım… Türkiye’nin hızlı bir şekilde kuraklığa düçar olmasında da uzaylı faktörü var. Türkiye’nin içilebilir su kaynaklarının çok hızlı bir şekilde azalmasında da suni sebepler var. Su kaynaklarının altındaki toprağın kimyasını değiştirebildiklerini ve suyun toprak tarafından hızla emilebildiğini anlatmıştım. Dev uçan daireler ile barajlara inip her seferinde çok yüksek miktarda içilebilir su kaçırdıklarını anlatmıştım. Maden sularımıza göz diktiklerini ve kaçırıp kendi gezegenlerine götürdüklerini de anlatmıştım.
Konya ve civarında görülen obruklar meselesinin arka planında aslında çok ileri teknoloji ile yapılan bir maden çalışması olduğunu, onbinlerce sene ileri teknoloji ile üretilmiş uzay araçlarının, suyun içinde gider gibi toprağın içinde gittiklerini, toprağın atomlarıyla oynayıp bir manada toprağı yaktıklarını ve hedefledikleri bor madenlerini çıkarttıklarını anlatmıştım.
Hatta bunu anlattıktan sonra bölge insanlarından “Bu anlatılanlar çok mantıklı duruyor. Ben de gece vakti tarlamda şu ışıklar yayan aracın görüntüsünü çekmiştim” diyenler, videoları bize gönderenler de olmuştu.
Son zamanlarda da “Uzaylı insan türlerinin, devletimize-vatanımıza verdiği zararları önlemek için, dünyamızın teknolojisiyle geliştirilmiş ileri seviye lazer silahlarını temin etmeli, yerleştirmeli ve kullanmalıyız. Uçan daireler bu lazer silahları ile çoğunlukla vurulabiliyorlar.” demiştim.
başka ülkelerin hükumetleri bu ikazlarımı çoktan dikkate aldılar ve tedbir almakta bütün imkanlarını seferber ettiler, ediyorlar.
Türkiye’nin gücü de insanlarını, topraklarını, içilebilir sularını, denizlerini, yeraltı madenlerini korumaya yeterlidir. Devletimiz de bir an önce konunun üzerine ciddiyetle gitmeli, gerçek uzmanlarla çalışmalı, icap ediyorsa başka devletlerdeki uzman kişileri ülkemize getirmeli ve bu olağanüstü tehlikelere karşı hiç vakit kaybetmeden tedbirler almalıdır.
Söz konusu yeraltı üsleri, sadece oralarda sessizce ve gizlice yaşamak, yeraltındaki madenlerimizi çalmak, deniz sularımızı çalmak için tesis edilmedi.
Bu uzaylı türler, sessizce bir dünya hakimiyeti gerçekleştirmek isteyen türler. Biz dünya insanlarının suretinde imal ettikleri biyonik robotlarla, dünya üzerindeki çok yüksek sayıda kişinin yerlerine geçen ve dünyanın siyasetini, maliyesini, hukukunu, ahlakını, dini yapısını ve her şeyini yönlendiren türler… alıntıZüfer KaraDÜNYA DIŞI MÜSLÜMAN ALEMİ VE PARANORMAL OLAYLAR



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder