(Şeyhin lüzûmu ve bid'at ehlinden uzak olma hakkında...)
Şevk ve arzu etmeniz, gönlümüze sürûr verdi. Hak Teâlâ şevkinizi artırsın. Bu arzunun çok olması ganimettir. Bu sebeple istenmeden dahî nisbet, mânevî bağlılık ihsan olunur. Lâkin istenirse hemen kabule sebeptir. Ve sâlik (derviş), istediği şeyi ve lâzım olanı şeyhine söylemeli, Hakk'a ulaşmak işini de ona havale etmelidir. Kişi hastalığını hekime bildirmek lâzım...
Vefat etmiş olan şeyhinden gelen feyiz, seyr-i sülûke (râbıta ve zikre) ve senin hakkında şeyhin bidâyetdeki bilgisine uygun olur. Bizim yolumuzda, talib (derviş), muhabbeti nisbetinde şeyhinden feyz alır; kötü hallerden kurtulur; şeyhin haline girer ve fenâfişşeyh olur ve şeyhe olan muhabbeti nisbetinde feyz alır. Lâkin sohbetin farkı büyüktür.
Veys el Karânî, Resûlüllah S.A.V.'den bâtınından her zaman feyz alıp evliyalığın en yüksek derecesine varmışken Eshâb-ı Kirâmın mertebesine ulaşamadı. Fakire (İmam-ı Mâsum Hz.'ne) olan muhabbeti kendinize büyük nimet bilip bu devletin ziyade olmasını isteyiniz.
"Kişi sevdiği ile beraberdir." hadis-i şerifi unutulmasın. (M.İ.M. C-2 M –89)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder