2 Kasım 2021 Salı

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR Selmân-ı Fârisî Hazretleri “Bir sinekten dolayı bir kişi cennete, bir kişi de cehenneme girmiştir.” buyurdular. Bunu duyanlar “Bu nasıl olur?” diye sordular. Selmân-ı Fârisî Hazretleri, “Sizden önceki zamanlarda yaşayan iki kişi putperest bir topluluğa rastladılar. Putlarına kurban vermeyen hiç kimsenin oradan geçmesine izin vermiyorlardı.


Birisine, putlarımız için kurban ver, dediler. O da yanımda hiçbir şeyim yok, dedi. Bir sinek de olsa kurban ver, dediler. O da, bir sineği putlar için kurban etti ve oradan geçti. İşte bu kişi cehenneme girer.
Diğerine de kurban vermesini söylediler. O da, ben Allâhü Teâlâ’dan başka hiç kimse için kurban kesemem dedi. Böyle dediği için onu öldürdüler. Bu kişi de cennete girer.” buyurdular. (Ebû Nuâym, Hilyetü’l-Evliyâ)
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Mü'minin niyeti, amelinden hayırlıdır. Ve muhakkak Allâhü Teâlâ kula, yaptığı amele karşılık verdiğini, elbette niyetine karşılık da verir.” buyurmuşlardır.
Bir hadîs-i kudsîde de şöyle buyurulmuştur:
“Bir kimse, bir iyilik yapmaya niyetlenir de onu yapamazsa, Allâhü Teâlâ kendi nezdinde, o kimsenin niyetine karşılık kâmil bir sevâb yazar. Eğer niyet eder ve o iyiliği yaparsa, o kimsenin iyiliğine karşılık on sevaptan yedi yüz katına kadar sevab yazar.” (Muttefekun aleyh)
Fazîlet cihetinden, yapılan bir ibâdette birden çok hayra güzelce niyet edilmekle mükâfâtı da o kadar çok olur. Meselâ mescitte bulunan kimsenin niyeti gibi ki:
• Bu kimse bulunduğu mescidin beytullâh olduğuna inanıp Mevlâsını ziyârete geldiğine niyet edebilir. Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) “Allâhü Teâlâ’nın yeryüzündeki (rahmetinin ve meleklerinin inmesi için seçtiği) evleri, mescitlerdir. Ve muhakkak kendisini ziyârete (ibâdet etmek için mescidlere) gelen kimseye ikram etmek, Allâhü Teâlâ üzerine haktır.” buyurmuşlardır. (Feyzü’l-Kadîr)
• Bir namaz bittikten sonra diğer namazı beklemeye niyet edebilir. Bu takdirde o kimsenin hâli, devamlı namazda bulunan kimsenin hâli gibidir.
• İtikâfa niyet edebilir. Yani gözünü, kulağını ve diğer bütün âzâlarını lâyık oldukları yerde kullanıp günahlardan sakındırmaya niyet eder. Çünkü itikâf, men etmek demektir. Bu da oruç manasına geldiği gibi bir nevi zâhitliktir.
• Kalbini ve sırrını tamamen Allâhü Teâlâ’ya yöneltmeye niyet edebilir.
• Kalbinden Allah’tan başka şeyleri çıkarmaya niyet edebilir.
• Bir ilmi veya iyiliği öğretmeye, bir kötülükten de sakındırmaya niyet edebilir.
• Mescitte bulunduğu müddetçe günahlardan uzaklaşmaya niyet edebilir.
İşte bu şekilde bir ibâdeti işlerken birçok farklı güzel niyetlerde bulunmakla o amelin hasenâtı da kat kat ziyâdeleşir. (et-Tefsîru’l-Kebîr)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder