“Ey Allâh’ın Resûlu, Birçok Günâhıma Ağlıyorum, Bana Kızgın Olan Allah’tan Korkuyorum...” Diye Cevap Verdi. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Allâh’a Ortak Koştun mu?” Diye Sordu. Delikanlı, “Hayır!” Dedi. Bunun Üzerine Efendimiz (s.a.v.):
“Haksız Yere Adam Öldürdün mü?” Diye Sordu. Delikanlı, “Hayır!” Dedi. Peygamberimiz (s.a.v.):
“O Hâlde Yedi Kat Gök, Yedi Kat Yer ve Dağlar Kadar Olsa da Allah Günâhlarını Affeder!” Dedi.
“Yâ Rasûlullâh, Benim Günâhlarım Bunlardan Daha Büyüktür!” Dedi. Efendimiz (s.a.v.) Delikanlıya:
“Senin Günâhların Kürsî’den Daha mı Büyük?” Diye Sordu. Delikanlı, “Evet, Daha Büyük!” Diye Cevap Verdi. Efendimiz Aleyhisselâtû Vesselâm Delikanlıya:
“Senin Günâhların mı, Yoksa Arş mı Daha Büyüktür?” Diye Sordu. Delikanlı:
“Günâhlarım Daha Büyüktür!” Diye Cevap Verdi. Peygamber Efendimiz Delikanlıya:
“Senin Günâhların mı Büyük, Yoksa Allâh’ın Affı mı?” Diye Sordu. Delikanlı:
“Hiç Şüphesiz Allâhû Teâlâ Daha Büyük ve Yücedir.” Diye Cevap Verdi. Bunun Üzerine Delikanlıya:
“Hiç Şüphesiz Kocaman Bir Günâh Yığınını, Ancak Yüce Allah Affeder. O’nun Ulu Bağışlayıcılığı, Bu Yığını Silebilir!” Dedi. Daha Sonra Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Delikanlıya:
“İşlediğin Günâhı Bana Söyle...” Dedi. Delikanlı:
“Senden Utanırım Yâ Rasûlullâh.” Diye Cevap Verdi. Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) Gencin Söylemesi İçin Israr Edince Genç Şunları Anlattı:
“Ben, Yedi Yıldan Beri Kefen Soyardım. Geçenlerde Ensârdan Bir Câriye Ölmüştü, Vardım Kabrini Açtım, Kefenini Soydum. Kalktım; Henüz Birkaç Adım Uzaklaşmıştım ki, Şeytan Beni Dürttü, Geri Döndüm ve Ölü Câriyenin Irzına Geçtim. Yine Kalkmış Gidiyordum; Henüz Birkaç Adım Uzaklaşmıştım ki, Câriyenin Ayakları Üzerinde Dikildiğini Gördüm. Bana Şöyle Sesleniyordu: Ey Delikanlı, Yazık Sana! Mazlumun Hakkını Zâlimden Alan Allah’tan Utanmıyor musun? Beni Ölüler Arasında Çıplak ve Allâhû Teâlâ’nın Katında Cünüp Bıraktın...!”
Bu İtirâfı Duyan Efendimiz Aleyhisselâtû Vesselâm, Son Derece Teessür ve Hiddete Düşer, Genci Huzurundan Dışarı Çıkarırlar.
Peygamberimizin (s.a.v.) Huzurundan Kovulan Genç, Kırk Gece Allâh’a Devamlı Tevbe Etti. Kırkıncı Gece Dolunca Başını Göğe Kaldırarak Şöyle Seslendi:
“Ey Muhammed’in (s.a.v.) Âdem’in (a.s.) ve İbrahim’in (a.s.) Rabbi. Eğer Beni Affettiysen, Bunu Hazreti Muhammed’e (s.a.v.) ve O’nun Sahâbelerine Bildir; Değilse Gökten Ateş İndir ve Beni İçinde Yok Et. Böylece Beni Ahiret Azabından Kurtar!”
Bu Sırada Cebrâil Aleyhisselâm, Efendimiz Aleyhisselâtû Vesselâm’a İnerek, O’na Şöyle Dedi:
“Yâ Muhammed, Rabbin Sana Selâm Ediyor ve Varlıkları Sen mi Yarattın Diye Soruyor.” Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem Efendimiz, Cebrâil Aleyhisselâm’a:
“Hâşâ! Hem Beni ve Hem de Onları Yaratan, Benim ve Onların Rızkını Veren O’dur!” Diye Cevap Verdi. Bunun Üzerine Cebrail Aleyhisselâm Efendimiz Aleyhisselâm’a:
“Allah Sana Bildiriyor ki, Ben O Delikanlının Tevbesini Kabul Ettim!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder