25 Ekim 2021 Pazartesi

Dert ve belâdan kurtulmak için okunacak duâ EN BÜYÜK ZULÜM Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor (meâlen

 Dert ve belâdan kurtulmak için okunacak duâ

Hadis-i şerifte buyuruldu ki,
“Birinize derd ve belâ gelince, Yûnüs Peygamberin duâsını okusun! Allahü teâlâ Onu muhakkak kurtarır.
Duâ şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn”.
Yine hadis-i şerifte, “Sabah, kalkınca, üç kere Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’asmihî şey’ün fil’ardı velâ fissemâ ve hüvessemî’ul’alim, okuyana akşama kadar, hiç derd, belâ gelmez” buyuruldu.
“Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil’ aliyyil’azîm.” Duâsı da, ruhi hastalıklar ve bütün hastalıklar için okunur.
Derdlerden kurtulmak için ve murâda kavuşmak için beşyüz kerre okunur. Evvelinde ve âhirinde yüzer def’a salevât-ı şerîfe okuyup duâ etmelidir.
“Yâ Allahü biketehassantü ve biabdike ve resûlike seyyidine Muhammedin sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem estecertü.”
Kayak : 365 Gün Dua – Mehmet Oruç

























EN BÜYÜK ZULÜM
Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor (meâlen): “Allâhü Teâlâ’nın mescitlerinde, onun isminin zikredilmesini men eden ve o mescitlerin harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Onlar için o mescitlere korka korka girmelerinden başka hakları yoktur. Onlar için dünyada rezillik vardır, onlar için âhirette ise pek büyük bir azap vardır.” (Bakara S., â. 114) Elmalılı Hamdi merhum bu âyet-i kerîmeyi şöyle tefsir etmiştir:
Hz. Allâh’ın mescitlerinde, Allâh’ın isminin zikredilmesinden men eden ve o mescitlerin maddeten yahut manen harap olmasına, yıkılmasına veya âtıl kalmasına yahut mescitlikten çıkarılmasına çalışandan daha zalim kim vardır? Ve böyle zalimlerin cennet ile ne münasebetleri vardır?
Bir şeyin hakkı, onu lâyık olduğu yere koymak, zulüm ise bir şeyi lâyık olduğu yerin dışına koymaktır. Allâhü Teâlâ’nın mescitlerinde, “Allah” demekten men etmek ve harap olmalarına çalışmak da hem Allâh’ın, hem mescitlerin hem de insanların hakkına en büyük bir zulümdür. Bunu yapan zalimler, hiçbir zulümden çekinmez. Hepsini yapar ve hepsine kapı açar. Binaenaleyh mescitlere taarruz etmek, onların maddeten yahut manen harap olması için koşturmak, zulümlerin en büyüğündendir ve bunu yapanlar en zalim kimselerdendir. Bu derece zulmün emsali tasavvur olunsa bile, bunun daha üstünde bir zulüm düşünülemez.
Âyet-i kerîmenin hükmü umumîdir. Âyet-i kerîmede geçen “Allâh’ın mescitleri” ifadesi hiçbir istisnası olmayarak bütün mescitlere şâmildir. Bunları yapan o zalimlere, dünyada büyük bir felaket ve mahrumiyet vardır. Günlerden bir gün o zulmü yaptıran imkânlarını, kuvvet ve şevketlerini kaybedecek, mahkûmiyete düşecek ve perişan olacaklardır.
Lakin bununla da kalmayacaklar. Bunlara dünyadaki felaketten başka, âhirette de pek büyük bir azab vardır. Dünya ve âhirette azablar, böyle zalimler hakkındadır. O mescitlerden men edilenler; Allâh’a cidden ibadet etmek isteyenler, asla ümitsiz olmamalı ve o mescitlerden men edildik diye Allâhü Teâlâ’dan ve ona ibadetten vazgeçmemelidir. Çünkü “Doğu da Batı da (yani bütün mülk) Allâh’ındır.” (Bakara S., â. 115)















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder