1 Şubat 2022 Salı

HABEŞ ÜLKESİNE HİCRET Peygamberimiz (s.a.v.); Kureyş müşriklerinin, kendi kabîlelerinden îmân edenleri dinlerinden döndürmek için hapsettiklerini, işkencelere uğrattıklarını, işkencelerini şiddetlendirdiklerini görünce, müslümanlara: “Siz şimdi yeryüzüne dağılın Yüce Allâh sizi yine bir araya toplar!” buyurdu. Müslümanlar “Ya Resûlullâh! Nereye gidelim?” diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v.), Habeş ülkesinin bulunduğu yana eliyle işâret ederek “İşte oraya! Habeş toprağına giderseniz iyi olur! Çünkü orada yanındakilerin hiçbirine zulmetmeyen bir kral vardır. Hem, orası bir doğruluk ülkesidir. Yüce Allâh içinde bulunduğunuz sıkıntılardan bir çıkış ve kurtuluş yolu açıncaya kadar, siz orada bulunun!” buyurdu. Habeş ülkesi, hicret için, Peygamberimiz (s.a.v)’in en hoşuna giden yerdi. Zaten, Kureyşlilerin Habeşlilerle ticaret anlaşmaları vardı. Habeş ülkesi, öteden beri, Kureyşlilerin ticaret için kışın gidip geldikleri, geçimlerini bol bol sağladıkları emniyetli bir yerdi. Bunun için, Peygamberimiz (s.a.v), Habeş ülkesine gitmelerini Müslümanlara emretti. Habeş ülkesine ilk hicret, nübüvvetin beşinci yılında ve Recep ayında idi. Dinlerinden döndürülmekten korkup, dinî bir vazife olarak Allâh (c.c.)’a doğru kaçmak üzere; kimi yalnız başına, kimi zevcesiyle birlikte, kimi binitli, kimisi de yaya olarak Habeş ülkesine hicret etmek için Mekke’den gizlice yola çıktılar. On iki erkek ile beş kadından oluşan toplam on yedi kişilik grup, İslâm’da Habeş ülkesine yapılan ilk hicrette bulunan kişilerdi. Mekke’den gizlice ayrılmış olan ilk Muhacir kafilesi Şuaybe’ye varıp kavuştukları sırada, Yüce Allâh (c.c.)’un lütfundan olmalı ki, iki tüccar vapuru gelivermiş; Muhacirleri, Habeş ülkesine götürmek üzere, yarım altına bindirmişti. Bu sırada Kureyş müşrikleri, Muhacirleri yakalamak için onların arkalarına düşmüşlerdi. Onları denize kadar tâkib ettilerse de, kaybettiler; onlara yetişemediler. Deniz sahiline vardıkları sırada vapurlar Muhacirleri bindirip denize açılmış bulunduğu için, onlardan hiçbirini yakalayamadılar. Muhacirler, Necaşî’nin ülkesine selâmetle varıp kavuştular. (Mustafa Asım Köksal, İslâm Tarihi, 4.c. 166-168.s.)

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder