15 Şubat 2022 Salı

Hazreti Meryem'in gebe kalması İsa (a.s.)'ın doğuşu için din bilginleri ayrı kanaatler ileri sürmüşlerdir. Kimileri dedi ki: -İsa (a.s.) Hazret-i Yahya'dan altı ay sonra dünyaya geldi. Kimileri de: -Üç yıl sonra doğdu! demişlerdir.

 Hazreti Meryem'in gebe kalması

İsa (a.s.)'ın doğuşu için din bilginleri ayrı kanaatler ileri sürmüşlerdir. Kimileri dedi ki:
-İsa (a.s.) Hazret-i Yahya'dan altı ay sonra dünyaya geldi. Kimileri de:
-Üç yıl sonra doğdu! demişlerdir.
Yüce Allah İsa (a.s.)'ın nasıl doğduğunu, Kelam-ı Kadim'inde Meryem suresinde açıklamıştır. Tefsir biginleri şöyle demişlerdir:
-Meryem (Allah ondan razı olsun) ta on yaşına basmayınca kadınlık hallerini görmedi. Vakta ki iki kez aybaşı oldu, adet gördü. Üçüncü keresinde aybaşı halinden temizlendi. "En sonunda Hak Teala ona Cebrail'i, düzgün bir insan şeklinde gönderdi." (Meryem suresi, ayet: 17)
Cebrail (a.s.) Hz. Meryem'e bir adam şeklinde göründü ve Hazret-i Meryem'in kaftanının yeninden üfledi. Hz. Meryem Hak Teala'nın buyruğu ile İsa (a.s.)'a hamile kaldı, o vakitler, Hazret-i Meryem'in babası ölmüş bulunuyordu. Kimileri der ki:
-İmran öldüğü zaman, Meryem henüz anasının karnında bulunuyordu. Hz. Meryem ile ilgili bir rivayet şöyledir:
-Vakta ki Hazret-i Meryem 13 yaşına bastı. Zekeriyya (a.s.) onu mescidde saklardı. Günde bir kez onun katına giderdi. Ona, taat ve ibadet şartlarını öğretirdi. Tevrat'ı bildirirdi. Hücreden çıkıp gidince de kapıyı kilitlerdi. Anahtarı kendisinde saklardı.
* * *
Meğer, İmran'ın kardeşi Yakub'un bir oğlu vardı. Adına Yusuf Neccar derlerdi. Hazret-i Meryem'i anası, mescide adadığı zaman, Yusuf'u da anası ve babası Beyti Makdis'e adamıştı. Hizmet için azadlığını kabul etmişlerdi. O da Beyti Makdis'in içinde büyüyordu. Ve ne kazanırsa, o kazancı getirir, mesciddeki komşuları olan Mücavir'lere (yakınında kalanlara) harcardı. Ve mescidde ibadet ederdi. Zekeriyya (a.s.)'ın bir işi, bir gücü olsa yanındaki anahtarı o kardeşinin oğlu Yusuf Neccar'a verirdi. O zaman Yusuf da Meryem'in hücresine onun katına gelirdi. Meryem'in yemekten, içmekten ne ihtiyacı varsa o ihtiyacını görürdü. Zekeriyya (a.s.)'dan başka Hazret-i Meryem'in yanına yalnız Yusuf gelirdi. Hazret-i Meryem'i ademoğullarından bu Yusuf ile Zekeriyya (a.s.)'dan başka kimse görmemişti. Yusuf da o kadar az gelirdi ki, ancak Zekeriyya (a.s.)'ın önemli bir işi olup gelemezse, ancak o zaman Yusuf Neccar gelirdi. Bu geliş de ömrü içinde bir veya iki kez olmuştu. Yusuf'un da gelmesi bu kadarcıktı.
* * *
Hazret-i Meryem üçüncü kez aybaşı halinden arınınca, Yusuf destiyle su getirdi. Hazret-i Meryem başını yıkasın diye hücrenin içine koydu. Hücrenin kapısını sıkıca kapattı. Sonra gitti. Hazret-i Meryem, sevinçle güneşe karşı bir yere oturdu. Başını yıkayacaktı, pencerenin önünü perdeledi. Nitekim Hak Teala şöyle buyurur: "Sonra, önünde bir perde kurmuştu." (Meryem suresi, ayet: 17) Hz. Meryem hemen, başını yıkadı. Giysilerini giydi. Cebrail (a.s.) o dülger Yusuf şeklinde karşısına geldi. Hazret-i Meryem baktı, kapı kapalı iken onu içeri girmiş görünce korktu. Onu Yusuf sandı. Yalnız ve çıplakken üzerine geldiğini ve kendisine bir kasıtta bulunacağını zannetti. Ona: "Doğrusu, sen fenalıklardan sakınan, Allah'tan korkan bir kimse isen, ben senden Rahman'a sığınırım! dedi." (Meryem suresi, ayet: 18) Cebrail (a.s.) Meryem (r.anha)'ın korktuğunu görünce ona şöyle dedi: "Gerçekten ben Allah'ın elçisiyim. Sana tertemiz bir oğlan çocuğu vermek için yalnızca Rabbimin sana gönderdiği bir elçiyim!" (Meryem suresi, ayet: 19) Cebrail (a.s.) bu cevabı ile:
-Ey Meryem! Sana öyle bir oğul vereyim ki babasının belinden gelmemiş ve bir babanın menisinden olmamış olsun. Latif bir havadan olmuş ola ki Hak Teala onu senin karnında yarata! .. demek istemişti.
Hazret-i Meryem, Cebrail (a.s.)'ın bu cevabını işitince onun ademoğlu olmadığını anladı. Gönlü emin oldu, ferahladı. Cebrail (a.s.)'a: "Benim için nasıl bir oğlan çocuğu olabilir ki helalden ve haramdan hiçbir kimse bana dokunmamıştır. Ve ben iffetsiz bir kişi değilim." (Meryem suresi, ayet: 20) Cebrail (a.s.) da şöyle dedi:
-Evet, gerçek süylüyorsun. Sana erkek eli değmemiştir. Ama Hak Teala'ya bu çok kolaydır. Hak Teala o oğlanı halkın içinde kendisinin kudretine ve hikmetine bir ayet olarak göstermek istemektedir. Ve buyurur ki: "Adem'i ben babasız ve anasız yarattım. İsa'yı yaratmak, benim için kolaydır! Bu Hak Teala'nın buyruğudur. Yerine gelse gerektir. Ezeldeki takdirimizde bu iş olup bitmiştir." (Meryem suresi, ayet: 21)
Cebrail (a.s.) sonra şöyle dedi:
- "Hak Teala sana bir oğlan çocuğu müjdeler ki bir kelime ile hasıl olmuştur, adı da Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada ve ahirette şanı yücedir. Allah'ın yakınlarındandır." (Ali İmran suresi, ayet: 45) Hak Teala'nın bu kelamından muradı, "Kün" kelimesidir ki, Hak Teala bir nesnenin olmasını istese ona; "Kün" der. "Kün: ol!" demektir. Hak Teala ol deyince hemen o şey elbette oluverir. Allahü Teala bu buyruğunu Kur'an-ı Kerim'inde şu ayette bildirmiştir: "Meryem:
-Ya Rab! Benim çocuğum nasıl olabilir ki hiçbir insan bana temas etmedi.
Allahü Teala şöyle buyurdu:
-Doğrudur. Allah, dilediğini yaratır ve O, herhangi bir şeyin olmasını istediği zaman ona sadece "OL" der ve o şey hemen olur." (Ali İmran suresi, ayet: 47) "
"O, beşikteyken de, büyüklüğü çağında da insanlarla konuşacaktır. Ve o iyi (salih) kişilerden olacaktır!" (Ali İmran suresi, ayet: 46) "
"Allahü Teala O'na yazı yazmayı ve hikmeti Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek." (Ali İmran suresi, ayet: 48)
Hazret-i Meryem bu sıfatları Cebrail (a.s.)'dan işitince bu doğan oğlan çocuğunun Hak Teala'nın yüce peygamberlerinden olacağına kanaat getirip gönlü Cebrail (a.s.)'ın sözlerine inandı ve hiç kuşkusu kalmadı. Allahü Teala'nın buyruğuna baş eğdi. Hak Teala Hz. Meryem'i Kur'an-ı Kerim'de şöyle övmüştür: "İmran kızı Meryem'i gör ki, namusunu korudu, dünyada paklığı seçti. Dünya arzularından kendisini çekti. Rabb'inin kelimelerini tasdik etti. Cebrail (a.s.)'ın sözlerine inandı. Yüce Allah'ın emrine itaat etti." (Tahrim suresi, ayet: 12)
Cebrail (a.s.) bu sözlerini bitirince Hazret-i Meryem'in gönlü genişledi. Hatırı hoş oldu. Sonra, Cebrail (a.s.) Meryem (r.anha)'nın yenine üfledi. O üfleme sonunda Hz. Meryem hamile kaldı. Nitekim Cenab-ı Hakk şöyle buyurur: "Meryem İsa'ya gebe kaldı! " (Meryem suresi, ayet: 22) İsa (a.s.) dokuz ay anasının karnında kaldı.
* * *
Rivayet ederler ki; Hazret-i Meryem ibadete durduğu zaman karnının içinde İsa (a.s.)'ın Allahü Teala'yı tesbih eylediğini işitirdi.
* * *
Kimileri de şöyle demişlerdir:
-İsa (a.s.), anasının karnında iken Hak Teala ona Tevrat'ı ve İncil'i bildirmişti.
* * *
Fakat sonra İsa (a.s.)'a ve Hz. Meryem'e Yahudiler çok herze (saçma sapan sözler) söylediler. Ve:
-O, Yusuf şeklinde Hazret-i Meryem'e görünen gerçekte Yusuf'tu, Cebrail değildi! Cebrail orada yoktu. Hücrede kalan Yusuf idi ki Meryem'le -Haşa-zina eyledi. Meryem o Yusuf'tan yüklü kaldı. Ve İsa, o Yusuf'un oğludur. Haramzadedir! dediler.
Ve Hazret-i Meryem hakkında büyük bühtanda, yalan ve iftirada bulundular. Allahü Teala Kur'an-ı Kerim'de, Hazret-i Meryem'i o töhmetten uzak olduğu hakkında ayet göndermiştir ve Tahrim suresinin iki ayetinde: "Namus ve ırzını, iffetini korudu." Diye buyurmuştur. Yahudilerse bu sözleri yüzünden küfre uğradılar ve İsa (a.s.)'ın Hak Teala'nın kudretinden olmuş bir kişi olduğunu bilemediler. Hak Teala Hazretleri'ni de gerçeğiyle anlamadılar.
* * *
İsa (a.s.) göğe çıktıktan sonra hristiyanlar (nasraniler) üç taife oldular. Bir taifesi:
-Allah (haşa) ikidir. Birisi İsa, birisi de Hüdadır! dediler. Bir taife ise:
-Allah üçtür. Biri Meryem, biri İsa, birisi hüdadır! dedi. Bir taife ise şöyle dedi:
-İsa, Allah'ın kendisidir. Gökten indi. Meryem'in karnına girdi ve Adem suretinde doğdu. Kendisini halka adem olarak gösterdi. Sonra yine göğe gitti.
Bu sözlerin hepsi yalandır ve küfürdür. İslam ehlinin sözü de şudur:
-İsa (a.s.), Allahü Teala'nın kudreti ile ve onun fermanı ile var oldu. Allahü Teala buyruğu ile: "Babasız olarak Meryem'in karnında var ol!" dedi. Hz. İsa da oldu. Nitekim Allahü Teala nice şeylere Ol dedi, oldular. Nitekim gökleri, yeri, melekleri yarattı ve Allahü Teala her ne dilerse onu yaratır. Ona asıl ve misal(örnek) gerekmez. Nitekim Havva'yı yaratmak diledi. Onun aslı, onun gibisi yoktur ki ona benzetsin. Ve böylece Adem'i de anasız babasız topraktan yarattı. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de zikretti. Bu müslümanlara hüccettir ki: "Hak Teala, İsa (a.s.)'ı babasız yarattı. Adem (a.s.)'ı da topraktan anasız ve babasız yaratmıştır."
.....
Kaynak: a.g.e. ; s. 311

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder