2 Şubat 2021 Salı

Nefâisü’l-mecâlis’te şöyle der: “Zikir, kalblerin cilâsı ve sevgilinin sevinmesine sebeptir. Kim Allah’ı anarsa Allah da onu anar. Nitekim Allah Teâlâ: “Siz beni zikredin ben de sizi anayım.” (el-Bakara, 2/152) buyurmuştur. Hak’tan perdeli (mahcûb) olanların kalbleri Allah’ı zikretmekle mutmain olur. Vâsılların kalbleri ise Allah’ın kendilerini anması ile mutmain olur. Rivâyet edilir ki Hz. Peygamber (s.a.) Necd taraflarına bir birlik gönderdi. Onlar da bir miktar ganîmet elde ettiler ve geri döndüler. Adamın biri “Bu birlikten daha çabuk dönen ve daha fazla ganimet elde eden başka bir birlik görmedik.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (a.s.) şöyle buyurdu: “Ben size bunlardan daha hızlı ve daha fazla ganimet alan bir topluluk göstereyim mi? Sabah namazında hazır bulunan, namazdan sonra oturup güneş doğana dek Allah’ı zikreden kimselerdir.” [136] Ebû Saîd (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.) bir gün ashâbından halka olmuş bir grubun üzerine çıkageldi. Yanlarına varıp: –“Sizi buraya oturtan ne?” diye sordu. Onlar da: –“Bizi İslâm’a ilettiği için Cenab-ı Hakk’ı zikretmek ve O’na hamdetmek maksadıyla oturuyoruz.” cevabını verdiler. Hz. Peygamber (a.s.): –“Allah için sizi buraya oturtan sadece bu mudur?” diye tekrar sordu. Onlar da: –“Allah’a yemin olsun, bizi burada oturtan sadece budur.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: –“Size inanmadığım için yemin ettirmedim. Fakat Cebrail gelip Allah Teâlâ’nın sizinle meleklere övündüğünü bana haber verdi.” [137] [136]. Tirmizî, Deavât, 198 [137]. Münzirî, Terğib, III, 63

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder