▬ “Ey Dünyânın ve Âhiretin Sahibi! Affet Şu Fakir Kulunu ki, Ne Dünyâsı Vardır Ne Âhireti...”
Bu Şekilde Can Verdi. Akşam Oldu. Basra Sakinleri Rüyâlarında Gördüler ki, Filân Bir Yerde Bir Velî Vefât Etti. Kim Onun Cenâze Namazını Kılarsa, Bütün Günâhları Affolup, Cümle İbâdetleri Kabûl Olur!
Sabah Oldu, Halk Toplandı, Namazını Kılıp Defnettiler. Akşam Oldu. Basra Evliyâsından Bir Zât Rüyâsında, O Kimsenin Cennetin Orta Yerinde Oturduğunu Gördü. Dedi ki:
▬ “Sen Dünyâda Çok Perişân Bir Hâlde idin, Bu Makama Ne ile Geldin?”
O Zât Cevap Verdi:
▬ “Baktım ki Ömrüm Azaldı, Öleceğim Yaklaştı. Amelime Baktım, Hiç Hayırlı Bir Amelim Yok. Sahibimizin Rahmet Hâzinesine Baktım, Uçsuz-Bucaksız Buldum. Vaktâ ki Beni Kabre Koydular. Keremi Bol Olan Allah Celle Celâlühû Buyurdu ki: Ey Günâhkâr Kul! Âbidlerin İbâdetinin Bana Faydası Olmaz. Âsilerin İsyânı Bana Zarar Vermez. Benim Rahmet Hâzinelerim Günâhkârlar İçindir. Üzülme, Seni Affettim..!”
Ey Rabbimiz! Bugün Biz de Âsi ve Müflislerdeniz. Rahmetinden Bizi Mahrûm Eyleme!
[“Meâricü’n-Nübüvve”nin 2013 Baskısından]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder