2 Şubat 2021 Salı

GIYBETLE ALAKALI BİR KISSA: Sâdî-i Şirâzî şöyle anlatır: "Çocukluğumda zühde, riyâzâta, geceibâdetine çok düşkündüm. Bir gece babamın yanında oturuyordum. Bütün gece gözümü yummamış, Kur'ân-ı Kerîm'i elimden bırakmamıştım. Birtakım kimseler ise etrafımızda uyuyorlardı. Babama: —şunların bir tanesi bile başını kaldırıp iki rekât teheccüd namazı kılmıyor; sanki ölü gibi uyuyorlar, dedim. Bu sözüm üzerine babam kaşlarını çattı ve: —Oğlum Sâdî Başkalarının dedikodusunu edeceğine, keşke sen de onlar gibi uyusaydm! Zîrâ onlara Kirâmen Kâtibîn melekleri menfi bir şey yazmıyor. Senin amel defterine ise, din kardeşlerini küçük görme ve gıybet günâhı yazıldı, karşılığını verdi. Ebû Ümâme el-Bahılî (Kuddise Sirruh) şöyle demiştir: Kıyamet günü, kişiye amel defteri verilir. Fakat defterde, hiç yapmadığı bazı sevapların yazılı olduğunu görür. —Ey Rabbim! Bunlar nereden geldi? Kendisine şöyle cevap verilir: —Bunlar, senin gıybetini yapanların iyilikleridir. İhyada geçen bir hadisi şerifte "Cehenneme ilk girecek olanlar giybet edenlerdir. Cennete son girecek olan ise gıybetten tevbe edenlerdir" buyruluyor. Gıybetin neticesinin bu kadar korkunç olmasının sebebi Allahü a'lem hukukullah ve hukuku ibâda taallukunun yanında tahfif ve fitneye sebeb olması hizmetin inkıtasına sebebiyet vermesi olabilir. Hafazanallah.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder