Cüneyd-i Bağdadi hazretleri;
– Allah Allah, sen ne yapıyorsun burada, demiş.
– Balıklara yem atıyorum, demiş.
– Niçin?
– Buradan sevap bekliyorum, demiş.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri,
– Senin sevap kazanman için, evvela iman etmen lâzım. Sen Müslüman değilsin ki, hangi sevaptan bahsediyorsun? Mecusi, Ne yapayım, demiş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, Benim inandığım Allaha sen de inan, dünyada da, ahirette de rahat et, kurtul şu ızdıraptan, demiş. Mecusi, benim bu balıklara yem verdiğimi senin inandığın Allah görüyor mu, demiş. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, vallahi görüyor. Onun görmediği, bilmediği yok, deyince, mecusi, O görüyorsa boş ver. Yeter bana, demiş.
Aradan üç sene geçmiş, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gitmiş, tavaf ederken mecusiyi görmüş. O da tavaf ediyormuş. Göz göze gelmişler.
Mecusi; o göl kenarında gördüğün benim. Allâh beni gördü, bak buraya geldim. Biraz sonra konuşacağım seninle, demiş. Tavaftan sonra bir araya gelmişler.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, bu nasıl oldu, demiş. Mecusi, sen gittikten sonra bakıyordum, balıklar, taşlar, yerler, hepsi zikr ediyorlar, Allâh Allâh diyorlar. Onlar zikr ederken, ben de tevbe ettim, iman ettim. Vallâhi, balık görmedi ama, Hâlık gördü. Onun için Cüneyd, sen iyilik yap denize at, balık görmezse Hâlık görür. Hâlık beni gördü, bak buraya kadar geldim, demiş.
Onun için, yaptığınız iyiliğin karşılığını hemen istemeyin. Hatta beklemeyin. Yap, geç git. Nasılsa kaybolmayacak. Nasılsa zayi olmayacak. O, zapta geçti bir kere.
Alıntı D. Sağsu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder