25 Ekim 2022 Salı

Hazret-i Molla Câmî “kuddise sirruh” râfizîler hakkında şöyle buyurmuşdur: kıyâmet gününde başka bir bölük olup, süâlsiz ve azâbsız Cennete dâhil

 Hazret-i Molla Câmî “kuddise sirruh” râfizîler hakkında şöyle buyurmuşdur: kıyâmet gününde başka bir bölük olup, süâlsiz ve azâbsız Cennete dâhil olalım diye ümîd edip, doğru Cennetin yolunu tutup, giderler. Cennet kapılarından bir kapıya varırlar. Görürler ki, kapıda Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri durur. Durmadan kevser şerâbını ehl-i islâma içirir. Râfizîler hazret-i Ebû Bekri görünce derler ki, dünyâda iken biz bunu sevmezdik. Şimdi de bunun olduğu kapıdan Cennete girmeyiz. Ve bunun elinden kevser şerâbını içmeyiz. Oradan dönüp Cennetin bir başka kapısına varırlar. Görürler ki, o kapıda hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” durur. Durmadan mü’minlere kevser şerâbı içirir. Tekrâr o hınzırlar derler ki, dünyâda iken biz bunu sevmezdik. Şimdi bunun olduğu kapıdan Cennete girmeyiz. Ve kevser şerâbını da içmeyiz. Oradan dönüp, bir başka kapısına varırlar. O kapıda Osmân “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri durur. Müslimânlara kevser şerâbı içirir. Tekrâr o murdârlar derler ki, dünyâda iken biz bunu da sevmezdik. Onun olduğu kapıdan da Cennete girmeyiz. Bunun da elinden kevser şerâbını içmeyiz. Oradan da dönüp, Cennetin bir başka kapısına varırlar. Görseler ki, o kapıda duran İmâm-ı Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleridir. Bunlara sorar ki, hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer ve hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anhüm” kapılarına uğramadınız mı? Onlardan kevser şerâbını içmediniz mi? Onlar derler ki, Onları biz dünyâda iken sevmezdik. Onun için biz bugün de onların şerâblarından da içmedik. Onların kapılarından Cennete girmedik. Dünyâda iken biz seni severdik. Senin elinden kevser şerâbını içmek isteriz. Senin kapından Cennete girmek isteriz. Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri bunları red eyleyip, bre mel’ûnlar! Bilmez misiniz ki onlardan tezkire almayınca kimseyi Cennete koymam ve kevser şerâbını içirmem. Yıkılın buradan, buyurur. Hazret-i Alîden yüz bulamayınca, can başlarına sıçrar. Bilirler ki, yanlış yola gitdiklerinden belâya uğradılar. Yapdıkları işe pişmân olup, nedâmetler çekerler. Velâkin bu pişmânlıklarının fâidesini görmezler. Bu felâketde iken her râfizîye birer yehûdî havâle olunur. Şimdiye dek sizleri ararız, nerede gezersiniz, derler. Yine o hâlde birer nasrânî de gelerek, birer râfizînin sakalını tutup, çeke-çeke mahşer yerinin temâmını gezdirirler. Bütün mahşer halkı arasında rüsvay olurlar. Ondan sonra Allahü teâlâ korusun, azâb için zebânîler gelir. Temâmını bu hâl ile Cehenneme götürürler. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder