“Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece onlar ortalıkta şaşkın ve delîlsiz ortalıkta kalırlar.”
Bir Hafıza Umut Olmak Dünyanın her yerinde, eğitim tohumları ekiyoruz. Büyüsün,filizlensin, gölges
- Ana Sayfa
- Kabe'nin yapılışında ki taşlar
- mustafaulas2148
- sohbet defterim
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- AHMET TOMOR HOCAEFENDİ sohbetleri
- takva
- Sayfa ve guruptaki tüm bilgiler bilgi amaçlıdır araştırın doktorunuza danışmadan kullanmayın uyarılarıda okuyun saygılar
- Dini Soru ve Cevaplar
- ihyaforum
- Ehl-i Sünnet Hanefi
- “Asıl olan söz dili değil, hal dilidir, konuşmaktan çok yaşamaktır. İnandığı gibi anlatmaktan ziyade inandığı gibi yaşamaktır…
- Kalplerin Anahtari
- faydalı bilgiler.
- Arifler Eğitim Ve Kültüre Yardım Derneği
- Kur’an-ı Kerim Okumayı Öğreniyorum: Elif Cüzü
- Bir Hafıza Umut Olmak Dünyanın her yerinde, eğitim tohumları ekiyoruz. Büyüsün,filizlensin, gölgesinde insanları serinletsin diye. Sizler de bir hafızın giderlerine sponsor olabilir, eğitime destekte bulunabilirsiniz.
- Muhtasar İlmi̇hal
- nasihat 1
- nasihat 2
- evininzde Kur’an-ı Kerim Okumayı Öğrenin
- Farz-ı ayn
- Davudi Sesler 1
- derin tahkik
- tomorhoca
- nasihat 3
- nasihat 4
- Gönüllere
- Gönüllere Yolculuk
- Takva
- FAZİLET TAKVİMİ
- "Kişi sevdiği ile beraberdir."
- HADİS➖SÜNNET
- Eğer ahiret olmasa dünya yalan olur
30 Eylül 2021 Perşembe
FARZ NAMAZLARIN ARDINDAN DUADAN ÖNCE MUTLAKA TESBİHLERİ ÇEKELİM...İmam-ı Rabban-i Müceddid-i Elfisan-i Ahmed-i Faruk-i Serhed-i ks. buyuruyorki : “Resulûllah (S.A.V) Efendimizden nakledilen, farz namazların edasından sonra yüz kere tesbih, tehmid, tekbir ve tehlilin sırrı Fakir’in ilminde şudur: a) Namazın edası esnasında vaki olan kusur ve taksir tesbih ve tekbir ile telâfi edile.. b) İbadete ve onun tam manası ile edaya liyakati olmadığını itiraf.. c) Allah-ü Teâlâ ihsan ettiği başarı ile ibadet müyesser olduğu için, hamd edilerek bu nimetin şükrünü eda gerekli oldu. d) İbadet edilmeye müstahak olarak, Sübhan Hakkın gayrını görmemek..”.(Mektubât-ı Rabbânî, Cild 1, Mektûb 304)
Ankarada meşhur(!) necati bey
İBRETLİK BAY NECATİNİN ÖLÜMÜ..!
Ankarada meşhur(!) necati bey
caddesi vardir, bu caddeye adı
verilen şahsiyet. tarih 1928. ESKI
HARFLERLE BIRLIKTE KUR'ANI TARIHE GÖMDÜK sözünün kahramani(!) zamanin maarif (milli egitim) bakanı bay necati.
Yalan söyleyen tarihin yalan söyleyen sahifeleri arasinda bizlere yutturulan milli
kahramanlarimizdan biridir bay
necati.
Konyanın tek gazetesi olan BABALIK GAZETEsi başyazari, Onkoloji doktoru Rahmetli Haluk Nurbakinin bir yazisına birlikte göz atalim.
Mustafa Necati Konyaya gelmiş ve latin harflerinin üstünlügünü(!)
anlatmak üzere konferans
düzenlenmiş ve şehrin her yanina
asılan ilanlarda:
"Eski harflerle birlikte Kur'ani tarihe gömdük." yaziyor ve konferansin ertesi gün 10:00'da verileceği belirtiliyordu.
Akşam bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay necati ani bir
apandist krizine yakalandi. hemen
hastaneye kaldırilip amelıyat edildi. gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastane, hatta Konya ayaktaydi. Bay necati kurtulmuş fakat ne çareki haddini aşmış KUR'ANa dil uzatmıstir.
Gece yarısı imkansiz denecek birşey oldu. Bay necatinin yatagı yan demirinden kırıldi ve hasta yere düstü. ameliyat yeri patladı. Ertesi
gün saat 10da, konferansin
yapılacagi saatte öldü.
Evet kardeşim KUR'ANI tarihe
gömmek isteyenler tarihin en
kokuşmuş sayfalarina gömüldüler...
EMEKLİ PİLOT ALBAY KEMAL SEZGİN BEY Süleyman Hilmi Tünahan hazretlerini ANLATIYOR : !!!!
Bir gün yine dedem bana şöyle bir hatırasını anlattı: Efendi hazretleri İstanbul’un çeşitli camilerinde ve bu meyanda Üsküdar’da vaaz ediyordu. Üsküdar’da Aziz Mahmud-u Hudai (K.S.) o camide vaaz vermişler. Vaazdan sonra cemaat çıkıp gider ve bir o imamla birde dedem kalır. Dedem o imam ve Efendi hazretleri Aziz Mahmud-u Hudai’yi ziyarete gitmişler. Efendi Hazretleri türbenin bir tarafında bir müddet murakabede kaldıktan sonra dedemle imamda arkada bekliyorlarmış. Dedem diyor ki: “Efendi hazretleri uzun müddet murakabede kaldıktan sonra bize döndü ve imama şöyle dedi. Aziz Mahmud-u Hüdai hazretleri buyuruyor ki: Sen zaman zaman imamlığı başkalarına bırakıyorsun? Biz onu buraya seçtik de getirdik. İmamlığı başkalarına bırakmasın! Bir mazeret dolayısıyla namazı başkasına bırakırsa o namazın parasını namazı kıldırana vermesi lazım. Veya helalleşmesi gerekir.Aksi halde kıldırmadığı namazlardan dolayı alacağı para ona haram olur. Haram para yiyen imamı da biz buraya bırakmayız. Biz onu seçtik de getirdik. Söyle de dikkat etsin..! Bunları duyan imam efendi hüngür hüngür ağlamaya başlıyor ve Efendi hazretlerinin ellerine, ayaklarına kapanıyor. Böyle daha bir çok hatıraları vardır..
GÜZEL AHLAK Bir müminde bulunması gereken güzel huylar konusunda, Ebu Hureyre (ra) Sevgili Peygamberimiz (sav)’den şu hadisi rivayet etmişlerdir:
GÜZEL AHLAK
Bir müminde bulunması gereken güzel huylar konusunda, Ebu Hureyre (ra) Sevgili Peygamberimiz (sav)’den şu hadisi rivayet etmişlerdir:
"
Şu kelimeleri, onlar ile amel etmek veya onlar ile amel edecek olana ögretmek için benden kim almak ister?" Bunun üzerine, "Ben, ya RasulAllah" dedim. Rasul–i Ekrem (s.a.v.) elimden tutarak beş şey saydı ve buyurdu ki:
"Haramdan sakın. İnsanların en çok ibadet olanı, olursun. Allahu Teala’nın sana ayırdğına razı ol. İnsanların en zengini olursun. Komşuna iyilik et, mümin olursun. Kendin için sevdigini, insanlar için de sev müslüman olursun. Çok gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür" (Tirmizi, Ahmed b. Hambel).
Yine Hz. Peygamber (sav) "Sizden asağı olana bakınız. Sizden yüksek olana bakmayınız. Zira size layık olan, sizin üzerinizdeki Allah’ın nimetini hor görmemenizdir"(Buhari, Müslim–Tirmizi).
"Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için sadakadır. İyilikler ile emretmen sadakadır. Bir kimseye yolunu kaybettiği yerde yol göstermen sadakadır. Âmâ’ya kılavuzluk yapman senin için sadakadır. Yoldan taşı, dikeni ve kemiği gidermen senin için sadakadır, kendi kovandan kardeşine boşaltman sadakadır" (Buhari, Müslim, Tirmizi)
Abdullah b. Amr (ra)’dan, Rasul–i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah’ın rızası ana ve babanın rızasındadır. Allah’ın gazabı da ana ve babanın gazabındadır" (Tirmizi).
"... Anne ve babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklarınız da size karşı itaatli ve hürmetkar olsunlar. Bir kimseye, kardeşi, haklı olsun haksız olsun, özür dileyerek gelirse, onu kabul etmezse (ahirette) Havz–ı Kevsere yanaşamaz" (Hakim, Et–Tergib, ve’tTerhib).
"Annene, babana, kızkardeşine erkek kardeşine ve bunlardan sonra gelen yakınlarına ve (sende) hakkı bulunan ve ziyareti şart olanlara ihsanda bulun" (Ebu Davud).
"İyiliklerin en iyisi, evladın, baba dostlarının aile efradına ilgi göstermesidir" (Müslim, Ebu Davud Tirmizi)
Enes b. Malik (ra)’dan Rasul–i Ekrem (s.a.v.) söyle buyurmuştur:
"Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun ve akrabalarını ziyaret etsin" (Ahmet b. Hanbel).
Bir kişi Resul–i Ekrem’e (s.a.v.) gelerek:
"Ya RasulAllah, Allah’tan başka ibadete layık kimse olmadığına, Allah’u Teala’nın birliğine, Senin de Allah’ın Resulu olduğuna şehadet ettim, malımın zekatını verdim ve Ramazan–ı Şerif orucunu da tuttum" dedi. Rasul–i Ekrem (s.a.v): "Anne ve babana asi olmamak şartıyla, bu durumda ölenler, kıyamet gününde, peygamberler, sıddıklar ve şehidler ile yanyana –iki parmağını kaldırıp göstererek– beraber bulunurlar" buyurdu. (Ahmet b. Hambel, Tebarani ve Ibn–i Mace).
Konuyla ilgili bir başka hadis ile yazımızı tamamlayalım. Resulullah (sav): "Kişinin Cennette derecesi yükselir" buyurdu. Sahabeler, "Bu nereden geldi" diye sorunca; "Çocuğunun senin için istiğfar etmesindendir" dediler (Ibn–i Mace).
Bir adam: "Ey Allah'ın resulü, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?
Bir adam: "Ey Allah'ın resulü, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan" cevabını verdi. "Yolculuğa bitirip tekrar başlamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca:
"Kur'an'ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar" cevabını verdi.
Kaynak : Tirmizi, Kıraat 4,2949
KUR’AN-I KERİM KIYMETLENDİRİR
KUR’AN-I KERİM KIYMETLENDİRİR
* Kuran'ı indiren Cebrail aleyhi's-selam, meleklerin en faziletlisi
* Kur'ân kendisine indirilen Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, insanların efendisi
* Kur'ân kendisine indirilen bu ümmet, ümmetlerin en hayırlısı
* Kur'an kendisinde indirilen Ramazan ayı, ayların en kıymetlisi
* Kur'an kendisinde indirilen Kadir gecesi, 1000 aydan hayırlı
----------
Kur’ân-ı Kerîm bulunduğu yeri kıymetlendirir. Peki kalbinde Kur'ân-ı Kerim olanlar?! Ne mutlu hafız olanlara, ne mutlu çocuğunu hafız yapanlara...
İBRETLİK, OKUYALIM
İBRETLİK, OKUYALIM
Olay, Harameynin, Osmanlı idaresinde olduğu zamanlarda gerçekleşir.
Kâbe’ye yakın bir bölgede Osmanlı Karakolu vardır. Komutan Askerin birine emreder:
- "Git, Erat için Kasaptan şu kadar et satın al, gel" der. Asker gider. Eti satın alır. Dönüşte bakar ki, Kabe de Tavaf tenhadır. Kendi kendine:
- "Kâbe'nin tenha olduğu şu sırada bir tavaf yapayım da öyle gideyim" der. Bir tavaf yapar, sonra Karakola gider aldığı eti aşçıbaşına verir.
Aşçıbaşı eti yemek yapmak üzere doğrar, kazana koyar. Ateşi yakar. Ne var ki et pişmek bilmez. Pişmediği gibi çiğ görünüşünde en küçük bir değişiklik olmaz Aşçıbaşı ateşi ne kadar korlasa da, ette en küçük bir pişme emaresi yoktur. Durumu komutana haber verir. Komutan da aynı hali müşahede eder. Komutan eti alan eri çağırır. Ere, emir verdikten sonra ne yaptığını sorar. Er anlatır:
- "Komutanım! Eti alıp dönüşte baktım ki Kâbe’de tavaf tenhadır. 'Bir tavaf yapayım da öyle gideyim' dedim. Kucağımda etle beraber tavaf eyledim; bitince de tavaf namazını kildim ve geldim. Başka bir şey yapmadım."
Komutan, hayret ve heyecanla etrafındakilere gözyaşları içerisinde söyle seslenir:
- "Bakınız! Allahu Teâlâ Kâbe’yi tavaf eden cansız eti bile ateşte yakmıyor. Ya Onu tavaf eden insanı hiç yakar mı?"
OKUDUYSAN HERKESİN OKUMASINA VESİLE OL. Me’haz:İsmail Yılmaz
HAK YOLDA OLAN O TOPLULUĞU BULAMAZSAN ! EVİNDE OTUR
HAK YOLDA OLAN O TOPLULUĞU BULAMAZSAN ! EVİNDE OTUR
Bir gün Hazreti Huzeyfe R.A. Rasülullah Aleyhi's-salâtû Vesselâm Efendimize Sordu:
▬ “Yâ Rasülullah... Acaba Müslümanlar İslâmiyet’ten Önceki Hâllerine Döner mi?”
▬ “Hayır, Dönmezler Ama Bizden Sonra Bulanık Bir Zaman Gelir...”
▬ “Bulanık Ne Demektir Yâ Rasülullah?”
▬ “Yani İyiler Olur, Kötüler Olur, Âlimler Olur, Zâlimler Olur; Karışık Bir Zaman Olur. Ondan Sonra Daha Kötü Bir Zaman Gelir...”
▬ “O Zaman Neler Olur Yâ Rasülullah?”
▬ “O Zaman, Dini Anlatanların Peşine Gidenler Cehenneme Gidecek...”
▬ “Din Diye Neyi Anlatacaklar?”
▬ “Kur’an-ı Kerîm’den, Hadîs-i Şeriften Bahsederler Ancak Allah’ın ve Rasülullah’ın Bildirdiklerini Değil, Kendi Düşüncelerini, Allah’ın ve Peygamberin Emri Gibi Anlatırlar. İşte Onların Peşinden Gidenler Felâkete Uğrayacaktır...”
▬ “Yâ Rasülullah... O Zamanda Ben Dünyâya Gelmiş Olsam Ne Yapmam Gerekir?”
▬ “Dünyâda Hak Yolda Olan Bir Topluluk Kıyâmete Kadar Bulunur. Bu Topluluğu Bul, Onlara Uy ve Kurtul...”
▬ “Yâ Rasülullah... O Topluluğu'da Bulamazsam Ne Yapmalıyım?”
▬ “Onu da Bulamazsan Evinde Otur, Kimseye Karışma...”
[Mişkat-ül Mesabih]
"Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: "Kim: 'Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, Resul olarak Hazreti Muhammed'i
"Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki:
"Kim: 'Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, Resul olarak Hazreti Muhammed'i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)' derse cennet ona vacib olur".
Ebu Davud, Salat 361, (1529)
Belâ ağızdan çıkan söze bağlıdır.” buyuruyor Allah’ın Rasulü Sâllallahu Aleyhi Vesellem
Belâ ağızdan çıkan söze bağlıdır.” buyuruyor Allah’ın Rasulü Sâllallahu Aleyhi Vesellem
Belayı hep başkalarından bekleriz, oysa Peygamber Efendimiz, belanın bir sebebinin dilimiz olduğunu yani kendimiz olduğunu söylüyor. Etrafta suçlu aramaya gerek yok. “Tut dilini, korun beladan”
'' Peygamber (sallahu aleyhi vessellam) bir adamın:
''Allah'ım senden sabır isterim'' dediğini duydu ve :
'' Sen Allah'tan bela sıkıntı ve imtihan istemiş oldun,O'ndan afiyet dile'' diye buyurdu.
(Tirmizi)
Hadisin nasıl anlaşılması gerektiğine gelince: Bu hadisi şerh eden hadisçiler sabrın ancak zor ve sıkıntılı zamanlarda olacağını, dolayısıyla böyle bir durumda değilken Allah’a “Allah’ım bana sabır ver” şeklinde dua etmenin “Allah’ım beni zor ve sıkıntılı bir duruma sok ki sabredeyim” anlamına geleceğini söylemişlerdir.
“Sen Allah’tan bela sıkıntı istedin, çünkü sabır sıkıntıdan sonra gelir. Allah’tan afiyet iste, çünkü bunun kapsamı çok daha geniştir. Zira herkes belaya sıkıntıya sabredemez.
Peygamberimizin bu sözü bela gelmeden önceki durumlar için geçerlidir. Bela geldikten sonra sabır istenir. “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır…”
(A’râf, 7/129) ayeti bunu göstermektedir.
Müslümana sabır tavsiyesi vardır. Bir belaya düçar kaldımı, mü'min mü'mine ''sabret kardeş'' diyebilir.
Bir terazinin iki kefesini düşünün. Bir kefesine sabrı koyduğunuz zaman öbür kefeye bela ve musibet koymak icab eder.
Zira bu iki kefe ancak bu şekilde birbirini dengeliyor. Dolayısıyla Allah'tan bol bol sabır dileyen adam belayı da kendi ağzıyla peşin istemiş olur.
O zaman Duamız:
''Allahümme,inni es'elükel afve ve'l afiyete fiddünya vel ahireh.''
Manası:''Allah'ım!
Senden dünya ve ahirette af ve afiyet dilerim.''
Habib-i Edip Efendimiz Sâllallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyururlar:
“Belâ ağızdan çıkan söze bağlıdır.”
“Kişinin her duyduğunu söylemesi ona günah yalan olarak yeter.
“Ya hayır söyleyiniz,
ya da susunuz.”
"ZEYTİN" ağacından ve dolayısıyla zeytinden bahsedilen 7 ayet var. 📿En'am 99 ve 141, Nahl 11, Muminun 20, Nur 35, Abese 29, Tin 1. Ayetlerde , YÜCE ALLAHÛ TEÂLÂ ; gökten indirdiği su ile yeryüzünde bitirdiği çeşitli bitkiler sayılırken zeytin ağacı da sayılıyor. QURÂNI AZÛM-İ ŞAN'da geçen ismiyle,
YEŞİL ZEYTİN
QURÂN KERÎM 'de
"ZEYTİN" ağacından ve dolayısıyla zeytinden bahsedilen 7 ayet var.
En'am 99 ve 141, Nahl 11, Muminun 20, Nur 35, Abese 29, Tin 1. Ayetlerde ,
YÜCE ALLAHÛ TEÂLÂ ; gökten indirdiği su ile yeryüzünde bitirdiği çeşitli bitkiler sayılırken zeytin ağacı da sayılıyor.
QURÂNI AZÛM-İ ŞAN'da geçen ismiyle,
TÎN SURESİ (1-3)Ayeti Celile.
Bismillâhirrahmânirrahîm
Vettiyni vezzeytuni.
Ve turi siyniyne.
Ve hazelbeledil'emiyni.
Ömer bin Hattâb dedi ki:
YÜCE ALLAH (C.)
Elçisi ,Habibî Hûda ,Resûl Ekrem (S.A.V)
şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, mübarek(bereketli) bir ağacın ürünüdür.”
Tirmizi, Cilt 2 – Hadis No: 1851
ANNE SÜTÜN'de ne kadar besleyiciler enzim ve minareller var ise ;
DOĞA'da
YÜCE MEVLÂ (C.C) ;
ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞ'a nasiplendirmiştir, diye TIBB-ÙL TABİBLER geçmiştir...!
"Bedeninde ve aile haneninde" "HASTALIKLAR gelmesin derseniz?
yada Yakalanmak istemiyorsanız..?
MUTFAK BULAŞIK LAVOBA ayrı bir yere dökmek yeterlidir.
Çünkü
ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞ bir NİMETTİR.
Cok üzücü zamanımızın yaşantısı ki bulaşıktan sonra TUVALETLER LAVABOSUYLA aynı yere izole edilmesidir.
Buda HASTALIK TÜREVLERİN çoğalması Ve Ev hanesinde görülmesiyle sonuçlanır..diye
söylenilmistir..(ESKİ TÎBB-İL TABİBLER)
AKDENIZ DİYET 'ĹİĞİNİN '"ilk sıra ZEYTİNYAĞ Menüsüyle ,AĞAÇ GEN 'ndeki UZUN ÖMÜR { 350~ 700 YILLIK } YAŞAM HÜCRELERİ bulunmasıyla, İNSANOĞLU için bir YAŞAM ATIVATÖR ' üdür.
MİDE'de AURAS'ında DOĞAL bulunan 11 KÖTÜ bakterinin en az 8'ini tedavi edip yok etmede zeytin ve zeytinyağının büyük önemi vardır.
Siz farkında OLMASANIZ bile , da bütün bu mineraller vücudunuzun tamamlayıcısıdır.
YÉŞİL ZEYTIN'nin FAYDALARI....
Zeytin, Alzheimer, iyi huylu ve habis tümör gibi dejeneratif hastalıkların, daha az ciddiyetli varikoz damarları ve boşlukları da dahil olmak üzere etkilerini azaltır.
Zeytinyağı tüketimi ayrıca yağ hücreleri için etkili bir uyarıcıdır.Karın yağlarının erimesine yardımcı olabilir.
Zeytinde bulunan E vitamini ve yağ, bağırsakların daha verimli işlemesini sağlar.
Zeytinin yapısında yer alan lifler, yediğiniz yemeklerin kolayca sindirilmesini gerçekleştirir. Böylece bağırsak sorunlarından epey uzak kalmış olursunuz.
Zeytin, ölü hücrelerin atılmasını ve yenilenmesini destekleyen doğal bir besindir.
E vitaminleri sayesinde daha genç ve sağlıklı görünmenizi sağlar.
Vücudunuzu tüm zararlı hücrelerden arındırmaktadır.
Hasar gören hücreleri onarır ve kişinin eski sağlığını kazanması için yardım eder.
Zeytin tüketerek, hücre zarlarınızı ömrünüz boyunca koruma altına almış olursunuz.
Uzun Süre Tok Tutar.
Kalp Sağlığını Korur
Zeytin yağının bir başka yasam koruyucu etkisi de LDL nin (kötü kolestrol) oksidasyonunu azaltmasıdır. Böylece kalp krizi ve felci önlemiş olur.
Zeytin yapısında doymamış yağ bulunduğu için, KAN BASINCINI dengeler ve kalp ritmini düzenler.
Kalp sağlığını koruma sürecinde yapısında bulunan oleik asitten faydalanır.
A, D, E ve K vitaminleri yapısından zengin olan zeytin büyüme çağındaki çocukların vücut gelişimine destek olur.
Beden gelişimini desteklediği gibi zihin gelişimine de katkıda bulunur çünkü zeytinde bolca omega yağ asitleri yer alır.
Omega yağ asitleri ise daha canlı sinir sistemi hücrelerini meydana getirir.
Kan Yapar
Zeytin, kansızlık problemi için tavsiye edilen besinlerden biridir.
Kandaki demir oranını yükselterek anemi hastalığını ortadan kaldırır.
Kolesterol seviyeniz çok yüksek çıktıysa,en ideal rakama indirir.
YEŞİL ZEYTİN YAPRAĞI'NIN FAYDALARI..
Zeytin yaprağında bulunan oleuropen asit adında bir bileşen vücutta oluşan mantar ve yaraları temizleyerek yok eder.
Bağışıklık sistemini güçlendiren nadir bitkilerdendir.
Zeytinin hem kendisi hem de yaprağı hücre yenileme özelliğine sahiptir.
Kalp kaslarını güçlendirir ve kan pompalama damarlarını destekler.
Vücudun kan merkezini harekete geçirir ve kalbin kan pompalaması konusunda destek olur.
Sinüzit sorununa çözüm olur.
Kalp kaslarını güçlendirir. Kalp krizi riskini önler.
Vücuttaki kan basıncını düzenlediği için yüksek tansiyona iyi gelir.
Mikrop kırıcı özelliği bulunur.
Yorgunluğa iyi gelir.
ZEYTİNLE İLE İLGİLİ HADİSLER...!
Ömer bin Hattâb dedi ki:
YÜCE MEVLÂ (C.C)Allah’ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını, ekmeğe katık ediniz ve bu yağı kullanınız. Çünkü bu yağ, mübarek bir ağaçtan alınmadır.”
Sünen-i İbn-i Mace, Cilt 9 – Hadis No: 3319
Ebû Esîd dedi ki:
YÜCE ALLAH (C.)
Elçisi ,Habibî Hûda ,Resûl Ekrem (S.A.V)
şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, bereketli bir ağaçtandır.”
Tirmizi, Cilt 2 – Hadis No: 1852
Muaz diyor ki:
Allah’ın Elçisi(s.a.v.): “Ümmetime meşakkat verme korkusu olmasaydı, kendilerine her namaz kılarken, zeytin ağacından misvak(kullanımını) emrederdim.”
Sahih-i Buhari, Cilt 3 – Hadis No: 484
Zeyd bin Erkam dedi ki:
YÜCE ALLAH (C.)
Elçisi ,Habibî Hûda ,Resûl Ekrem (S.A.V)
Zatülcenb hastalığının tedavisi için; vers(Yemen za’feranı bitkisi), kust(topalak denilen bitki) ve zeytinyağını birbirine karıştırıp, hastanın ağzına vermeyi övmüştür.”
Sünen-i İbn-i Mace, Cilt 9 – Hadis No: 3467
Zeyd bin Erkam dedi ki:
YÜCE ALLAH (C.)
Elçisi ,Habibî Hûda ,Resûl Ekrem (S.A.V)
Zatülcenb hastalığı için; zeytinyağı ve kustu bahri(topalak otu) karışımını tavsiye ederdi.”
Tirmizi, Cilt 2 – Hadis No: 2079
İbn-i Ebi Atik bize şöyle dedi:
“Size, şu Habbetü’s-Sevda’yı kullanmayı tavsiye ediyorum. Ondan, beş veya yedi tane alıp, iyice ufalayınız. Sonra onu, birkaç damla zeytinyağı içinde, hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Aişe, Allah’ın Elçisi(s.a.v.)’den şu hadisi işittiğini söyler: “Şüphesiz şu Habbetü’s -Sevda(çörek otu), her hastalığa şifadır, samdan başka.”
“Ben, Sam nedir?” dedim.
“Sam, ölümdür.” dedi”
Sünen-i İbn-i Mace, Cilt 9 Hadis No: 3449
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
MEHMET EMİN TOKADİ HAZRETLETİNİN DUASI ..!.' -- Evliyaların hocasıdır. İstanbul'da Ashab-ı Kiram'dan sonra medfun bulunan üç ...
-
Kalplerin Anahtari 16s · Hz. Hatice Vâlidemizle başlayan söz . "Allahümme ente'sselâm ve minke'sselâm tebârekte ve teâley...