÷ ”YA MALİK'ÜL MÜLK” yazarlardı.
÷ ”Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir, bizse emanetcin.”
÷ Anlamına gelmekteydi.
*Aynı manâyı Kabir Taşlarına işlemişlerdi.*
*En üste "Besmele ve Ya Baqî" yazdırılır;*
÷ Bu ise geride kalanlara;
÷ "BAKî OLANIN YALNIZ ALLAH" olduğunu,
÷ "ZAT'INDAN GAYRI HER ŞEYİNSE FANÎ" olduğunu ihtar ederdi.
4- *Kapı tokmağında;*
*”YÂ FETTAH ” yazılıydı.*
÷ Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi.
*Şimdi ise birçok işyerlerinde kapılarda,*
÷ *”İTİNİZ”* yazıyor.
÷ Bu da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.
5- *İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi.*
÷ Çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine *”ışığı uyandır”* denilirdi.
*Gece yatacakları vakit ise;*
*”Işığı-mumu söndür” demezlerdi.*
÷ Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için,
*”Işığı dinlendir”* denilirdi.
6- *Alemlere rahmet Peygamber-i Zî Şân'ımız 63 yaşında Dâr-ı Bekâ'ya irtihal etdikleri için;*
÷ Yaşını soran birine,
÷ Şayet bu yaşı aşdı ise, Rasulullah'a hurmeten;
÷ *"Biz haddi aşanlardanız"* derdi.
7- *Eve müsafir geldiği zaman,*
*Müsafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı.*
÷ Bunun anlamı ise,
÷ ”Biz sizin müsafirliğinizden memnun kaldık,
÷ Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.
8- *Müsafire kahvenin yanında su ikram ederlerdi.*
÷ Eğer müsafir aç ise;
÷ İlk önce suyu,
÷ Tok ise kahveyi alırdı.
÷ Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen müsafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı.
÷ Müsafirin karnını doyururdu.
9- *Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli içiçe iki tokmaktan oluşurdu.*
÷ Aslan başlı kalın ses,
÷ Çiçek motifli ise ince ses çıkarırdı.
*Böylece eve kimin geldiği anlaşılır,*
÷ Kapıyı tok sesle vuran müsafir erkek olduğu için;
÷ Kapıyı evdeki erkek açar,
÷ Tiz sesle vuran bayan olduğu içinse;
÷ Kapıyı evdeki bayan açardı.
10- *Abdest almak isteyen birisi, "ABDESTİMİ TAZELEYECEĞİM" derdi.*
÷ Bununla aslında her zaman abdestli olmanın güzelliğini ve;
÷ Ne zaman geleceği belli olmayan ECELe hazırlıklı olmayı telkin ederdi.
11- *Evde kimse ayakta yemek yemezdi.*
*Çocuklar bile.*
÷ Önce eller yıkanır,
*"Sofraya hep birlikte oturulurdu."*
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı.
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlarken,
÷ Herkesin hatırlaması için, duyulacak kadar sesle besmele çekerdi.
*Sofradan kalkerken;*
÷ ”Hayırların fethi,
÷ Şerlerin def'i" ve
÷ "Yüce YARADAN'a şükür" için;
÷ *Yemek duası okunur, Fatiha Suresi ile amin denirdi.*