28 Şubat 2021 Pazar

Benim kısmetim kapalı diyen degerli kardeslerim ,kısmet kapılarını açmak için bir uygulama terkibidir. Insallah sifa olucaktir.


Degerli kardeslerim her gün 500 defa 40 gün okumaya devam edelim.Bu bir Ayet-i Kerimedir. Araf sûresi 89 ncu Âyet-i Kerime
“Alallahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bi hakkı ve ente hayrul fatihin ya fettahu iftah lena hayrel babı bi cahi sahibil vesileh..
Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”
Degerli kardeslerim Lûtuf ve rızk için uygulama terkibidir. Insallah sifa olucaktir.
اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْقَوِيُّ العَزِيزُ ﴿١٩﴾
42/ŞÛRÂ-19 Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîz(azîzu).
Allah, kullarına Lâtif’tir (lütufkâr). Dilediği kimseyi rızıklandırır. Ve O, Kaviyy’dir (kuvvetli), Azîz’dir (yüce ve şerefli).
Degerli kardeslerim günde 100 kere okununca bolluk bereket rızk güç kuvvet artar. Engeller kalkar işler kolaylaşır ummadık kapılar açılır herşey hayrımıza döner Allahin sonsuz lütfuna mazhar olunur.

Eksiğimiz, Günahımız Çoktur Biliriz... Lakin Allahü Teâlâ'nın Dostlarına Muhabbetimiz, Düşmanlarınada Buğzumuz Var Bizim.

“Kalbinde ALLAH'IN rızasına ulaşma isteği olan kişi, yolun yarısını almış demektir...“ İmam-ı Rabbani Hz. İzzet isteyen Kur'anı kerime sarılır, Zillet isteyen Kur'anı kerime saldırır...



 

"Haklıdan değil de güçlüden yana olanlar korkak ve kaypaktırlar. Güç merkezi değiştikçe döner dururlar, sonunda fırıldak olurlar."

EVLENEMEYENLER ! HAYIRLI BİR EŞLE EVLENMEK İSTEYENLER ! Sabah namazı ile akşam namazı arasında her hangi bir saatte bu ayeti kerimeyi euzu besmeleyle 40 gün 40 kere okusun Biiznillah hayırlı bir eşle evlenir ve muradına kavuşur NOT : Kadınlık halinde kadınlar ve kızlar kadınlık günlerinde okumaz onlarda temizlendikten sonra okuyamadıkları o günleri daha sonra okur ve sayıyı kırka tamamlarlar

 


İmam-ı Azam Ebu Hanife, Rahmetullahi aleyh Beytullahı ilk gördüğünde yapılacak duayı heyecandan unutup böyle dua ediyor : Ya Rabbi’m şimdiye kadar yaptığım ve bundan sonra da yapacağım tüm dualarımı kabul eyle”.....

OSMANLI'DA HAYRAN OLACAĞIMIZ 11 İNCELİK* 💢 1- *Osmanlı'da şehirler kurulurken:* ÷"Nasıl‘ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır." *Şehri kurarken‘de ilk önce bir Camii-Mescit yapılır.* ÷ Daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı. ÷ Medreseler inşâ edilirkende aynı yaklaşım sergilenirdi. 💢 2- *Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var.* ÷ Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti. *Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa,* ÷ Bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır. ÷ Buradan geçerken, konuşmalarınıza dikkat edin; ÷ Ölçülü konuşun anlamına geliyordu. 💢 3- *Burası bir imtihan dünyası ve hayat geçiçiydi.* ÷ Fani dünyada yüzyıllar boyu bu evlere sahip olunamazdı. *Onun için evlerin duvarlarına;*


÷ ”YA MALİK'ÜL MÜLK” yazarlardı.
÷ ”Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir, bizse emanetcin.”
÷ Anlamına gelmekteydi.
*Aynı manâyı Kabir Taşlarına işlemişlerdi.*
*En üste "Besmele ve Ya Baqî" yazdırılır;*
÷ Bu ise geride kalanlara;
÷ "BAKî OLANIN YALNIZ ALLAH" olduğunu,
÷ "ZAT'INDAN GAYRI HER ŞEYİNSE FANÎ" olduğunu ihtar ederdi.
💢 4- *Kapı tokmağında;*
*”YÂ FETTAH ” yazılıydı.*
÷ Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi.
*Şimdi ise birçok işyerlerinde kapılarda,*
÷ *”İTİNİZ”* yazıyor.
÷ Bu da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.
💢 5- *İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi.*
÷ Çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine *”ışığı uyandır”* denilirdi.
*Gece yatacakları vakit ise;*
*”Işığı-mumu söndür” demezlerdi.*
÷ Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için,
*”Işığı dinlendir”* denilirdi.
💢 6- *Alemlere rahmet Peygamber-i Zî Şân'ımız 63 yaşında Dâr-ı Bekâ'ya irtihal etdikleri için;*
÷ Yaşını soran birine,
÷ Şayet bu yaşı aşdı ise, Rasulullah'a hurmeten;
÷ *"Biz haddi aşanlardanız"* derdi.
💢 7- *Eve müsafir geldiği zaman,*
*Müsafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı.*
÷ Bunun anlamı ise,
÷ ”Biz sizin müsafirliğinizden memnun kaldık,
÷ Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.
💢 8- *Müsafire kahvenin yanında su ikram ederlerdi.*
÷ Eğer müsafir aç ise;
÷ İlk önce suyu,
÷ Tok ise kahveyi alırdı.
÷ Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen müsafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı.
÷ Müsafirin karnını doyururdu.
💢 9- *Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli içiçe iki tokmaktan oluşurdu.*
÷ Aslan başlı kalın ses,
÷ Çiçek motifli ise ince ses çıkarırdı.
*Böylece eve kimin geldiği anlaşılır,*
÷ Kapıyı tok sesle vuran müsafir erkek olduğu için;
÷ Kapıyı evdeki erkek açar,
÷ Tiz sesle vuran bayan olduğu içinse;
÷ Kapıyı evdeki bayan açardı.
💢 10- *Abdest almak isteyen birisi, "ABDESTİMİ TAZELEYECEĞİM" derdi.*
÷ Bununla aslında her zaman abdestli olmanın güzelliğini ve;
÷ Ne zaman geleceği belli olmayan ECELe hazırlıklı olmayı telkin ederdi.
💢 11- *Evde kimse ayakta yemek yemezdi.*
*Çocuklar bile.*
÷ Önce eller yıkanır,
*"Sofraya hep birlikte oturulurdu."*
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı.
÷ Evin en büyüğü yemeğe başlarken,
÷ Herkesin hatırlaması için, duyulacak kadar sesle besmele çekerdi.
*Sofradan kalkerken;*
÷ ”Hayırların fethi,
÷ Şerlerin def'i" ve
÷ "Yüce YARADAN'a şükür" için;
÷ *Yemek duası okunur, Fatiha Suresi ile amin denirdi.*

Nefsini bırakıp, halkın ayıbını görmek, şeytan işidir. İnsanı şu felâketlere götürür: 1- Amelleri boşa gider. 2- Kâlpleri bozar. 3- Kulu sür'atle helâke götürür. 4- Devamlı hüzne sebeptir. 5- Cezayı çabuklaştırır. 6- Riyayı sevdirir. 7- Baş olma sevdasına kapılır. 8- Ucba götürür (İşlerini beğenir). - İyi huy; halkı incitmemek ve halktan incinmemektir... Sırr-ı Sakatî K.S.

İLK ABDEST! CEBEL-İ RAHME TEPESİ. Burası, insanlık serüvenin başladığı yerdir. Hz. Adem ve Havva’nın yeryüzünde ilk defa buluştuğu yer. Hz. Adem, cennette günah işler, yasak ağaca yürür ve meyvesinden yer. Sonra, Bismillahirrahmanirrahim. “Rabbena zalemna enfusena Ve in lem tağfirlena ve terhemna lenekunenne minel hasirin”(Araf-23). Ayette buyrulduğu gibi, Hz. Havva ile birlikte , “Ya Rab, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, kaybedenlerden oluruz Ya Rabbi” diye feryat ederler. Allah, onları cennetten çıkarır. Hz. Adem ile Havva, ilk defa bu dağın tepesinde buluşurlar. Hz. Adem ile Havva günahlarından dolayı gözyaşlarına boğulurlar, ağlarlar ve yalvarırlar: Ya Rabbi sana nasıl tevbe edelim, bize tevbeyi öğret. Allahu Teala Hz. Adem’e öğretir. Ey Adem, harama yürüdüğün ayaklarını topuklarınla beraber yıka. Yasak ağaca uzanan elini, harama uzanan elini dirseğinle beraber yıka. Harama baktığın yüzünü yıka, yediğin ağzını, kokladığını burnunu yıka. Abdest, Hz. Adem’in tevbesidir. İlk abdesti alan Hz. Adem’dir. Her abdest bir tevbedir aslında. Her abdestle dökülen maddi kirler değil, günah kirleridir. Yasin Suresi’ni hatırlayın: Bismillahirrahmanirrahim.


“O gün insanların ağızlarını mühürleriz, ellerini konuştururuz, ayakları kazandıklarına şahitlik eder.”
Kıyamet günü, elimiz, ayağımız aleyhimize şahitlik etmesin diye Allah abdest nimetini vermiştir insanlığa.
Son ayette size olan nimetimi tamamladım diyor Allahu Teala. İslam nimettir, külfet değildir asla. Ama bugün Müslümanlar için din, külfet haline gelmiştir ne yazık ki.
Abdest bizim için külfet gibi. Abdest olmasaydı, hepimiz organlarımızın aleyhimize şahitliğinden helak olurduk. Abdestliyken abdest almaya ne der eskiler ?
Nurun ala nur İşte bundandır.
Her abdest bir tevbedir.....
Aldığımız her abdest günahlarımıza tevbe olsun,nûr olsun,rahmet olsun inşâAllah.
Amin...


Ebu Bekr-i Şiblî hazretleri, 400 hocadan ders alıp onlardan öğrendiği 4 bin hadisin içinden şunu seçip onunla amel etmiştir: 1- Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! 2- Ahiret için orada kalacağın kadar çalış! 3- Allah’a muhtaç olduğun kadar itaat et! 4- Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle...

 


PEYGAMBERİMİZİN ÜSTÜNLÜĞÜ HAKKINDA * * * “Peygamberimizin (S.A.V.) yüce şanından dolayı cümle zaman ve mekân onu tanımış, tasdik etmiş, onunla şereflenmiştir. Mübârek vücûtlarının Medîne’de konulduğu mübârek mekân, bütün mekânlardan, hatta Arş-ı Âlâ’dan da yüce ve şereflidir.” (M. Cevâhir) Safiye binti Abdülmuttalib R.A. buyurdu: “Peygamberimizin doğduğu gece ben yanında idim. Doğum anında bir nur zuhur etti ve o gece altı alâmet gördüm: 1. Doğduğu saatte secde etti. 2. Secdeden mübârek başını kaldırınca fasih lisanla «Lâ ilâhe illallah ve innî resûlullah» buyurdu. 3. Büyük bir nur görüldü. 4. Ben onu yıkamak isteyince, «Yâ Safiye, zahmet etme! Biz onu yıkadık» nidâsı işitildi. 5. Sünnet olmuş ve göbeği kesilmişti. 6. Onu sarmak istediğimde omzunda , «Lâ ilâhe İllallah, Muhammedür resûlullah» yazılı nübüvvet mührünü gördüm. Sözlerine kulağımı verdim, «Ümmetî, Ümmetî» diyordu. (Mecmuatü’l-Cevâhir) Peygamberimizin babası Abdullah R.A. buyurdu: “Nereye otursam oturduğum yer, «Sana selâm olsun, Muhammed’in (S.A.V.) nuru sende emânettir» diye nidâ ederdi. Kuru ağaç altına otursam, o ağaç hemen yeşerip bana gölge olurdu. Ben ayrılınca yine kururdu. (Mecmuatü’l-Cevâhir.) “Allahü Teâlâ kâinâtı yaratmadan yedi bin yıl önce Peygamberimizin nurunu yarattı. Dünyada gelmiş geçmiş enbiyâ, evliyâ, insan, cin... ne varsa hepsinin ibâdât ü tâati toplansa, Peygamberimizin ibâdât ü tâati yanında az bir şey görünür.” (Mecmuatü’l-Cevâhir) “Semâyı ve yeryüzünü aydınlatan ancak Peygamberimizin nurudur. Bu nurdan başka yerleri ve gökleri aydınlatan bir nur mevcut değildir. Nûr-i Muhammedî nice yıllar sonra Cesed-i Pâk-i Rasûlüllah ile birleşmiş, yeryüzünü nurlandır-mıştır. Bundan dolayı semâvât, Nûr-i Muhammedî’yi istedi, ilticâ etti. Bu kabul olunca da Peygamberimiz Mî’râ’ca dâvet olundu. Bu suretle semâvât Nûr-i Cesed-i Pâk-i Nebî ile müşerref oldu. (Mecmuatü’l-Cevâhir.) Peygamberimiz Mî’rac gecesi Burak’a bineceği zaman, Burak, Efendimizi tanımadığından biraz serkeşlik etmiş; ancak Cibrîl A.S. “Vallahi ey Burak,senin üzerine Hz. Muhammed’den daha fazîletli biri binmedi” diye yemin edince, Burak utancından terlemiştir. (Şifâ-i Şerîf C. 1/30) Peygamberimizin (S.A.V.) bütün Arap kabîleleriyle yakınlığı ve akrabalığı vardı. (Şifâ-i Şerîf C. 1/30) Resûlüllah S.A.V. Efendimizin âlemlere rahmet olarak gönderilişinde bütün âlemlerin nasibi vardır. Hatta Cibrîl A.S. “Yâ Resûlellah, ben artık senin rahmet oluşun sayesinde kötü âkıbetten korkmuyorum” demiştir. (Şifâ-e Şerîf C. 1/14.

 


İnsan vücuduna en zararlı gıda "HARAM LOKMA"dır...

 

Cennet Bahçelerine Uğrayın…
Resûlullâh Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Cennet bahçelerine uğradığınızda ondan faydalanın.” Ashâb-ı Kirâm, “Cennet bahçeleri neresidir?” diye sordular; Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Zikir halkalarıdır.” buyurdular.
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Resûlullâh Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Allâhü Teâlâ’nın yollarda dolaşıp, zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allâhü Teâlâ’yı zikreden bir topluluk bulduklarında ‘Aradığınıza gelin.’ diye birbirlerini çağırırlar. Onları kanatlarıyla kuşatarak dünyâ semâsına kadar doldururlar. Allâhü Teâlâ onları -daha iyi bildiği halde- meleklere sorar:
‘Kullarım ne diyorlar?’ Onlar,
‘Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmîd okuyorlar, sana ta’zim ediyorlar.’ der. Allâhü Teâlâ,
‘Onlar beni gördüler mi?’
‘Hayır yâ Rabbi, vallâhi görmediler.’
‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’
‘Eğer seni görselerdi, daha çok ibâdet ederler, daha çok ta’zim, tahmid ve tesbihde bulunurlardı.’ derler. Allâhü Teâlâ buyurur:
‘Onlar benden ne istiyorlar?’ Melekler
‘Senden cenneti istiyorlar?’
‘‘Peki, onlar cenneti gördüler mi?’
‘Hayır yâ Rabbi, vallâhi görmediler.’
‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’
‘Eğer görselerdi, cennete karşı daha çok hırslı olurlar, ona daha çok rağbet ederler, onu daha çok isterlerdi’ derler. Allâhü Teâlâ buyurur:
‘Onlar neden sığınıyorlar?’
‘Cehennemden sığınıyorlar.’ derler.
‘Onu gördüler mi?’
‘Hayır yâ Rabbi, vallâhi görmediler.’
‘Ya görselerdi ne yaparlardı?’
‘Eğer görselerdi, ondan (günahlardan) daha çok kaçarlar (Allah’tan) daha çok korkarlardı.’ derler. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ: ‘Sizi şâhit kılıyorum, onları affettim.’ buyurur.
“Onlardan bir melek der ki: Onların arasında, onlardan olmayan falan kul da var. O başka bir ihtiyâcı için uğramıştı, (aralarına) oturuverdi. ”Allâhü Teâlâ, ‘Onu da affettim. Onlar öyle bir topluluk ki, onlarla oturanlar, şakî (bedbaht) olmazlar.’ buyurdu.
(Sahîh-i Buhâri)

KULAKTA ÇINLAMANIZMI VAR ÖDEM İLTİHAPMI VAR KULAKTA AĞRIMI VAR

 

31d 
Sadece ben ile paylaşılıyor
Sadece ben
KULAKTA ÇINLAMANIZMI VAR ÖDEM İLTİHAPMI VAR KULAKTA AĞRIMI VAR okuyun m.ulaş sağlığımızın müthiş şifreleri
Kulak çınlamanızmı var veya ağrılarınızmı var ödemmi orta kulak iltihabımı var kullağınızda kulak zarınız delik değilse 20 mlm sızma zeytinyağına 15 damla çay ağacı yağı 15 damla biberiye yağı 15 damla papatya yağı 15 damla kantaron yağı karıştırın hafif ısıtın çok değil homojen olsun karışımınız bi damlalıkla kulağınıza 2 damla damlatın vede kulak etrafınada sürün her iki kulağada 15 veya 20 gün uygulayın geçiyor meraketmeyin şifa olsun Şifa Allah tan kul vesile saygılar hepinize doktorunuza danışın .

İmam-ı Azam Ebu Hanife, Rahmetullahi aleyh Beytullahı ilk gördüğünde yapılacak duayı heyecandan unutup böyle dua ediyor : Ya Rabbi’m şimdiye kadar yaptığım ve bundan sonra da yapacağım tüm dualarımı kabul eyle”.....


FARANJİTİNİZDEN TRODİNİZDEN AĞIZ YARALARINIZDAN KURTULUN m.ulaş

 

17d 
Sadece ben ile paylaşılıyor
Sadece ben
FARANJİTİNİZDEN TRODİNİZDEN AĞIZ YARALARINIZDAN KURTULUN m.ulaş
@sağlığımızın müthiş şifreleri
Faranjitinizden kurtulun 1 su bardağına 1 tatlı kaşığı zencefil koyun üzerine kaynar su dökün üstünü kapatın 20 dakika demleyin 4 te 3 ünü az az yudum yudum bekleterek için 1 saatte bitirin kalan 4 te birinide dıştan boğazınıza sürün gün boyu 5 defa değişik saatlerde sürün sabah ceviz yağı sürün boğazınıza ve 1 tatlı kaşığıda ağzınızda tutun yutun akşam ise boğazınıza kırmızı kantaron sürün ve 1 tatlı kaşığıda ağzınıza alın bekletin ve az az yutun üzerine 1 saat yiyip içmeyin 30 gün yapın geçiyor şifa Allah tan m.ulaş saygılar

Çiğdem:

Çiğdem denilen sarı çiçek ki ufak ufak soğanı olur. Bahar günlerinde

ve bahara doğru açılır. Onun soğanları çokça toplanıp dövülerek yenir. Mesâne
deki taşı övütüp çıkartır. Mücerrebtir.
HEKİM İBN-İ ŞERİF

KANTARON YAĞININ CİLDE FAYDALARI: Kantaron yağı herhangi bir karışım hazırlanmasını gerektirmeden doğrudan cilt üzerine uygulanabilir. Cilt emdikten 30 dakika sonra suyla cilt durulanabilir. Yağlı his rahatsız etmezse durulanmayabilir. Cildiniz hassas ise her gün değil haftada 2 gün veya gün aşırı kullanabilirsiniz. FAYDALARI: 1- Kırışıklıkları önler. 2- Cildi nemlendirir.


5- Yanık ve sivilce
izlerini geçirir.
3- Cildi canlı ve 6- Cilt rengini eşitler. pürüzsüz yapar. 7- Ciltteki enfeksiyonlarıgiderir. 4- Cilt lekelerini 8- Egzama, dermatit ve ortadan kaldırır.
iyi gelir.

karaciğer kürünün zararı olmaz çoklu organ yetersizliği yoksa ve bitki alerjisi yoksa tabiki

FARANJİTİNİZDEN TRODİNİZDEN AĞIZ YARALARINIZDAN KURTULUN m.ulaş

 FARANJİTİNİZDEN TRODİNİZDEN AĞIZ YARALARINIZDAN KURTULUN m.ulaş

@sağlığımızın müthiş şifreleri
Faranjitinizden kurtulun 1 su bardağına 1 tatlı kaşığı zencefil koyun üzerine kaynar su dökün üstünü kapatın 20 dakika demleyin 4 te 3 ünü az az yudum yudum bekleterek için 1 saatte bitirin kalan 4 te birinide dıştan boğazınıza sürün gün boyu 5 defa değişik saatlerde sürün sabah ceviz yağı sürün boğazınıza ve 1 tatlı kaşığıda ağzınızda tutun yutun akşam ise boğazınıza kırmızı kantaron sürün ve 1 tatlı kaşığıda ağzınıza alın bekletin ve az az yutun üzerine 1 saat yiyip içmeyin 30 gün yapın geçiyor şifa Allah tan m.ulaş saygılar

kireclenmeye ve menuskis yirtikligina ne iyi geliyor

 hocam sayfa da aradim bulamadim ama dizdeki kireclenmeye ve menuskis yirtikligina ne iyi geliyor


Hülya Aker elma sirkesi ve kantaron kullanılır yazısı var okuyun tekrar tekrar yazmsk çokmzor yetişilmiyor saygılar

Parası olan pazardan, İmanı olan mezardan korkmaz…