İslam dinine göre insanlar arasında yaratılış cihetinden hiç bir fark yoktur. İnsanların birbirlerine üstünlüğü ancak takvâ, ilim ve fazilet iledir. Başka bir şey ile değildir. Binâenaleyh hiçbir kimse kendisine bir imtiyaz, üstünlük vererek başkalarının haysiyet ve şerefini zedeleyemez.Bunun içindir ki İslâm’da gıybet, istihzâ (alay etme), iftira, kötüleme gibi fena şeyler katiyen yasaklanmıştır. Nitekim Allâhü Teâlâ, Hucurât Sûresi’nin 11. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmuştur (meâlen):
“Ey iman edenler! Bir kavim diğer bir kavim ile alay etmesin. Olabilir ki onlar (alay edilenler) ötekilerden daha hayırlı olurlar. Ne de kadınlar, kadınlardan -bir kimseyi eğlenceye almasın-. Olabilir ki onlar ötekilerden hayırlı bulunurlar. Ve kendi nefislerinizi de ayıplamayın ve birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir gün Ashâbına, “Müflis kimdir, bilir misiniz?” diye sordular. Onlar da “Bize göre müflis; elinde parası pulu kalmayandır.” diye cevap verdiler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Benim ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet günü namaz, oruç, zekât (gibi birçok ibadet)le gelir. Fakat o, falana sövmüş, falana iftira atmış, falanın malını yemiş, falanın kanını dökmüş, falana vurmuştur. Sonra onun sevapları (dünyada iken haklarına girmiş olduğu) bu kimselere taksim edilir. Eğer üzerindeki haklar ödenmeden evvel sevapları tükenirse, haklarına girmiş olduğu kimselerin günahları alınır ve onun üzerine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.”
Ömer bin Hattâb (r.a.), zekât memurlarına şöyle buyurmuştur: “Sizi saltanat sürmeniz, hükmetmeniz ve kibirlenmeniz için tayin etmedim. Siz hidayet rehberi olacaksınız ve herkes size uyacaktır. Binâenaleyh Müslümanların hukukunu temin ediniz. Müslümanları dövmeyiniz ki zillete dûçâr olmasınlar. Layık olmayanları methetmeyiniz ki şımarmasınlar. Kapılarınızı yüzlerine kapamayınız ki güçlüler, zayıfları ezmesinler. Kendinizi Müslümanlardan üstün görmeyiniz ki zulme maruz kalmasınlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder