28 Mart 2021 Pazar

NAMAZLARDAN SONRAKİ TESBIHLERİ ÇEKMENİN HÜKMÜ Yüce Allah’ı zikretmek konusunda Kur’an-ı Kerimde 45 civarında ayet-i kerime bulunmaktadır. Allah’ı zikretmek, inanan kalbin gıdası, derdinin şifası ve kurtuluş vesilesidir. Zikir, Mümin kalplerin neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır.(A’raf,180) Zikir, manevi huzura açılan

 

NAMAZLARDAN SONRAKİ TESBIHLERİ ÇEKMENİN HÜKMÜ
Yüce Allah’ı zikretmek konusunda Kur’an-ı Kerimde 45 civarında ayet-i kerime bulunmaktadır. Allah’ı zikretmek, inanan kalbin gıdası, derdinin şifası ve kurtuluş vesilesidir. Zikir, Mümin kalplerin neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır.(A’raf,180) Zikir, manevi huzura açılan kapının anahtarıdır. (Ra’d,28). Kur’an’da Sadece insanların değil kâinatta bulunan bütün varlıkların da Allah (cc) i hamd ile tesbih ettiği bildirilmektedir. Bu ayetlerden bir kısmını yazımızın başında sizlerle paylaşmak istiyorum:
1.“Yedi kat gök ve yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah’ı tesbih eder. Allah’ı hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız.” İsra su. 44.
2."Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Hadid su. 57/ 1.
3.“O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.” Hicir su.15/98.
4. “(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler.” Nur su. 24/36
5.“O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabah kalktığınız zaman da Allah'ı tesbih edin, (daima O, tesbih edilir)…Gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde de O’nu tespih edin.” Rum su.30/ 17. 18.
6.“Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam-sabah onunla birlikte tespih ederlerdi. Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.” Sa’d su. 38/19.
7.“Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artık halk arasında hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir.” Zümer su. 39/75.
8. “Arşı taşıyanlar ve onun etrafındakiler, Rablerinin hamdıyla tesbih ederler ve O'na inanırlar. İman etmişler için de şöyle bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O, tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru." Mü’min su. 40/ 7.
9.“Eğer onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O'nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar.” Fussilet su. 41/ 38.
10. “Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce (sabah namazını) ve batışından önce de (öğle ve ikindi namazlarını kılarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.” Kaf. su.39.
11.“Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O'nu tesbih et. “ Kaf su. 50/40
12.“ Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).” İnsan su. 76/26.
Namazdan sonra yapılan tesbihatlar, Peygamber Efendimiz (sav) in hadisleriyle sabittir.
1-“ Bir gün başta Ebu Zer (ra) olmak üzere Muhacirlerin fakirleri Peygamberimize gelerek şöyle dediler: “Ya Resulallah! Varlık sahibi zenginler, cennetin yüksek derecelerini ve daimî nimetlerini alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar hac ve umre yapıyor, sadaka (zekât) veriyorlar, biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.” Peygamberimiz (sav) onlara şu müjdeyi verdi:
-“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğerki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. “Her namazdan sonra otuz üç kere “Sübhânallah”, otuz üç kere “Elhamdülillah”, otuz üç kere “Allahu ekber” derseniz tamamı doksan dokuz eder; yüzün tamamında da “Lâ ilâhe illallâh vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l- mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa bağışlanır.”Müslim, Mesacid 146. Buhari, Ezân, 155; Tirmizi, Salât, 302; Nesâî, Sehv, 91.
Fakirler: “Zenginler de bizim gibi tespih çekip, yine bizi geçiyorlar” dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: “Bu, Allah ü Teâlâ’nın fazlıdır, dilediği kimselere verir.”Ebu Davut.
2- Abdullah bin Amr ise, “Resulullah’ın (sav) tesbihi, sağ elinin boğumlarıyla saydığını gördüm.” Tirmizî, Daavât: 24.Ebu Davut,1,230. İbn Hibban,2334; Beyhaki,II,253. Hakim,ı,547.
3-Hz. Ebû Bekir Sıddîk'in âzadlısı Yüseyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir çekmenizi tavsiye ederim. Bunları parmaklarla sayın. Zira parmaklar (Kıyamet günü nerelerde kullanıldıklarından) suale maruz kalacaklar ve konuşturulacaklardır." Tirmizî, Daavât 131; Ebû Dâvud, Salât 359.
4-Peygamber (sav) Efendimiz : “Yeryüzünde Allah, Allah diyen kul bulunduğu sürece kıyamet kopmaz.” Buyurmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 53; Tırmizi, Deavât,6)
5- “Parmak uçları ile sayarak tespihe ve tehlile devam edin. Kıyamette her âzadan suâl edilir ve parmaklar için “tesbihte kullandı” derler. Gafil olan rahmetten uzak kalır.” [Hâkim]
“Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle Müslüman olarak yaşlanandan daha iyisi yoktur.” Ahmed b. Hanbel.
6-Kur’an-ı kerimde, “Bâkıyat-üs-sâlihât” (sürekli kalan iyi işler) geçmektedir. Resulullah (sav) Efendimiz buyurdu ki:
“Bâkıyat-üs-sâlihâtı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.” Taberani.
“ Namazdaki kusurlar, çekilen Tesbih ile örtülür, ” İmam-i Rabbani.
7-Yüseyre (ra)’dan rivâyet edilmiştir. Yüseyre hicret eden kadınlardan idi dedi ki: “Resûlullah (sav) bize şöyle buyurdu: “Ey Kadınlar! Tesbih (sübhanellah), tehlil (la ilahe illellah), (subhane’l-meliki’l- kuddüs) veya sübbuhun kuddusün Rabbu’l-melaiketi ve’r-ruh demeyi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Çünkü onlar da (parmaklarınız) sorguya çekilecekler ve konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.” Ebû Dâvûd, Salât: 27; Tirmizi, Daavât: 121, (3583.
8-Hz. Safiye (ra) dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: “Resulullah (sav) Efendimiz yanıma girdi; önümde tesbih etmekte olduğum dört bin adet hurma çekirdeği vardı. O, “Nedir bunlar, Ey Huyey’in kızı? Diye sordu. Ben: “ Onlarla tesbih çekiyorum” dedim. O,
“Senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbih ettim” buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın Resulu! Onları bana da öğret!” dedim. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular:
“Subhanellahı adede ma haleke min şeyin” “ Allah’ı yarattığı şeyler adedince tesbih ederim” buyurdu. Tirmizi, 3563; Hakim,1/547; Taberani.
9-Ebu Davut, Tirmizi, Nesai, İbn Mace, İbn Hibban ve Hakim, Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) dan rivayetle: “ Sa’d ve Nebi (sav) bir kadının yanına girmişler, kadının önünde hurma çekirdekleri veya küçük taşlar vardı. Onlarla tespih ediyordu. Bunun üzerine Peygamber (sav): “ Bundan daha efdal olanı sana haber vereyim mi? “ buyurdu…” Ebu Davut, (1500), Tirmizi, (3577), İbn Hibban, (837), Hakim (1,548).
10-Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v), tesbihi parmaklarıyla çekerdi.” (Tirmizi, Daavât: 72, (3486); Nesâî, Sehv: 17; İbn Mâce, İkamet-üs Salât: 27)
11-“Allah'u Teâlâ yanında derecesi yüksek olanlar, Allah'u Teâlâ Hazretlerini çok zikreden kadın ve erkeklerdir.” ( Sahîh-i Müslim, Cild 8, Hadîs No: 4 (2676), s. 163; Sûre-i Ahzab, Ayet 35.)
12- Ebû Ümâme (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim yatağına temiz (abdestli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah'ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah'tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir.” Tirmizî, Daavât 100, (3525).
13-Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise Allah'tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah'ı zikretmezse, ona Allah'tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah'ı zikretmezse, Allah'tan ona bir noksanlık vardır." Ebû Dâvud, Edeb 31, (4856), 107, (5059); Tirmizî, Daavât 8, (3377); Hadisin metni Ebû Dâvud'a aittir.
14-Sa’d’ın kölesi Hâkim ibn Deylemi’ den, “ Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) nın, “Taşlarla tesbih ettiği” ni rivayet etmiştir.” İbn Sa’d, Tabakat, (III, 76).
15-Cabir (ra), Fatima binti Hüseyn b. Ali (ra) dan rivayet ederek şöyle demiştir. “O (Fatıma), düğüm atılmış bir ip ile tesbih ederdi.” İbn Sa’d, Tabakat, (VIII, 468).
16-Nuaym b. Muhriz, İbn Ebi Hureyre (ra)den, O, dedesi Ebu Hüreyre’den şöyle rivayet etmiştir: “Ebu Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbih çektikçe uyumazdı.” Hilyetü’l-Evliya, 1,468. (Seyyid Ali Hoşafçı).
17- “Ebu’d-Derda (ra) nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı. Sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbih ederdi.” Ahmet b. Hanbel, Zühd,175.
18-“Bana, Tufave’den bir şeyh şöyle söyledi: “Medine’de Ebu Hureyre (ra) ya misafir oldum. Ben, misafir yüzünden ondan daha çok ve daha kuvvetli kol ve ayak sıvayan (misafire hizmet eden) bir adam görmedim. (O adam şöyle dedi): “Bir gün onun huzurundayken, o, sedirin üstündeydi. Beraberinde, içinde taşların yahut hurma çekirdeklerinin bulunduğu bir kese vardı. Aşağı tarafında da siyah bir cariye vardı. O, bu taşlarla tesbih çekiyordu. Tesbih çekmeyi bitirince keseyi cariyeye attı. O da onları toplayıp keseye koydu ve Ebu Hureyre’ye geri verdi…” Ebu Davut, Es-Sünen (2174).
19-“Ey âdemoğlu! Ben kulumun zannında, kendimleyim. Halbuki Beni andığı an onunlayım. Beni tek başına zikrederse, onu Zatımda Rahmetimle anarım. Beni bir toplulukta anarsa, Ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım. Ey Âdemoğlu! Beni ancak Benden başkasını unutan zikreder. Başkasını unutarak Beni zikret ki, aradaki perdeyi açarak seni anayım. Beni dilinle an ki, seni rızamla anayım. Beni kalbinle an ki, seni Bana kavuşturarak anayım, Beni küçülerek an ki, seni üstün kılarak anayım. Beni bollukta an ki, seni darlıkta anayım. Beni mücadele ile an ki, seni müşahede ile anayım. Beni kulca an ki, seni Rab'ca anayım. Beni fena ile an ki, seni Beka ile anayım. Ey âdemoğlu! Beni unutuyor ve başkasını hatırlıyorsun hep. Beni zikreden hayırlı bir dille ikram olunmuşken kalbin başkasıyla meşgul. Eğer Beni bilseydin benden başkasını anmazdın. Ey âdemoğlu! Beni zikretmekle şükretmiş, Beni unutmakla küfretmiş olursun. Ey âdemoğlu! Zikrimle nimet bul ve Benimle ferahla. Ey âdemoğlu! Kulumda benim zikrim galip durumda olunca; o Bana, Ben de ona âşık olurum. Ey âdemoğlu Kim benim zikrimle meşgul olursa, ona Benden isteyenlere verdiğimden daha üstününü veririm.”
20-“Ben kulumun Beni zikrettiği gibiyim. Kulum Beni zikrederse onunla beraber olurum. Kulum Beni içinden ve gizlice zikrederse Ben de onu içimden ve gizlice zikrederim. Kulum Beni halk ve topluluk içinde zikrederse Ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde zikrederim. Kulum Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim”. Buhari, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 1.
Allah’ın Mescitlerinde toplanıp Allah’ın ismini zikretmek isteyen Müslümanlara mani olmamak lazımdır. Bunu engelleyenlerin zalim olacağını Yüce Allah Bakara suresinde bildirmektedir.
“Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışanlardan daha zalim kim olabilir?..” Bakara su. 114.
Tesbih çekme âdetinin, Peygamberimiz (sav) zamanına kadar dayandığı söylenebilir. Rivayetlerden sahabe arasında bugünkü manasıyla olmasa bile tesbihi çağrıştıran uygulamaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim ashaptan birçoğu zeytin ve hurma çekirdeği, ufak taşlar gibi maksada yardım eden şeyleri ceplerine, keselerine doldurup tesbih sayısını tespitte kullanmışlar, Peygamber (sav) Efendimiz de bunları görmüş ve menetmemiştir.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Peygamber (sav) Efendimiz; “Tesbihlerin, yapacakları şahitlik sebebiyle parmakla çekilmesini tavsiye buyurmuşlar ancak çeşitli zamanlarda sahabeden farklı şekillerde tesbih çekenlere herhangi bir şey söylememişlerdir. Buradan hareketle tesbihatı elle çekmek en faziletli olanıdır.” Bunun yanında tespih sayılarının çok olması veya tespihlerin karıştırılması durumunda tesbih veya dijital tespihlerin kullanılmasında bir sakınca yoktur. Asıl maksat Allah’ı (cc) zikretmektir. Rabbim bizleri en güzel şekilde kendini zikredenlerden eylesin.
Derleyen: Kemalettin AKSOY
Bayburt İl Müftüsü


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder