4 Haziran 2022 Cumartesi

Hakka davet, tebliğ-telkin-irşad, vaaz ve nasihatte yumuşaklığın çok büyük tesiri vardır. İnsanların kabalıkla ve nâhoş usullerle yapılan hiçbir dâvete itibar ettikleri görülmemiştir. Bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz (c.c.) Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) överek şöyle buyurur: “Ey Rasûl, sen Allah’ın rahmet eseri olarak onlara yumuşak davrandın. Şayet katı kalpli ve kaba olsaydın, onlar etrafından dağılıp giderlerdi.” [Al-i İmran, 159]

 Hakka davet, tebliğ-telkin-irşad, vaaz ve nasihatte yumuşaklığın çok büyük tesiri vardır. İnsanların kabalıkla ve nâhoş usullerle yapılan hiçbir dâvete itibar ettikleri görülmemiştir. Bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz (c.c.) Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) överek şöyle buyurur: “Ey Rasûl, sen Allah’ın rahmet eseri olarak onlara yumuşak davrandın. Şayet katı kalpli ve kaba olsaydın, onlar etrafından dağılıp giderlerdi.” [Al-i İmran, 159]

O son derece nazikti… Kimseyi üzmez, kırıp incitmezdi… Bu hususta öyle titizdi ki, ‘Allah’ım, ben bir insanım. Eğer kullarından birini üzüp incitmişsem, beni bu yüzden cezalandırma! diye ilticâ ederdi.
Kâinatın Efendisi (s.a.v.), aslâ yüzünü asmaz, suratını ekşitmez, hata ve kusurları yüze vurmaz, hoşlanmadığı birşey olursa onu da yüz hatlarıyla belli ederdi. Birisinin hoş olmayan bir söz ve hareketini duyduğunda,
“Bazılarına ne oluyor ki şöyle şöyle davranıyorlar. Bazıları şöyle-şöyle yapıyorlarmış” diye isim vermeden genel olarak uyarır, o söz ve davranışın yanlışlığını dile getirirlerdi.
Ruh-akıl-nefis ve hissiyâtlarına hitap ederek yetiştirdiği ashab-ı kiramı da, nezaket edep ve terbiye timsâlleri/örnekleri/modelleriydi…
Ebû Büreyde (r.a.) Sevgili Peygamberimizden (s.a.v.) yaşlı bir sahabiydi... Ona bir gün bir lâtife/şaka yapmak istedi…
- “Ey Ebû Büreyde! Sen mi büyüksün ben mi büyüğüm?” diye sordu.
Âlemlere rahmet Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) karşı nasıl ‘Ben büyüğüm’ diye bir saygısızlık edebilirdi. ‘Küçüğüm' dese o da yalan olurdu. Şu enfes cevabı verdi:
- ‘Yâ Rasûlellah, siz benden büyüksünüz. Ben ise sizden yaşlıyım.’
Edep ve nezaket timsâli olmak kadar önemli ne olabilir ki?!
***
Allah Teala’nın isimlerinden birisi de “Refîk” ismidir. Bu ismin Müslümanlarda tecellisi yumuşak huylu olmak şeklindedir. Kabalıktan ve şiddetten çekinen, nazik davranmak mü’minlerin güzel ahlakındandır. Mü’minin Allah’ın rızasını kazanması ve hoşnutluğunu elde etmesinin yolu yumuşaklıktan geçer.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyururlar ki: “Allah refiktir, rıfkı sever. Allah her hususta rıfkla, yumuşaklıkla muamele edilmesini sever. Şiddete karşı vermediği şeyi rıfka karşı verir.” [Müslim, Sahih, Birr, 77]
"Rıfk (yumuşak huyluluk-tatlı muamele) bir şeye girdi mi, onu mutlaka tezyîn eder/süsler-güzelleştirir. Bir şeyden de çıkarıldı mı, onu mutlaka çirkin kılar." [Müslim, Sahih, Birr 78; Ebû Dâvud, Sünen, Cihâd 1, Edeb 11]
***
Ashab-ı kiramdan Cerîr (r. a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur." [Müslim, Sahih, Birr 75]
***
“Size iyilik yapanlara karşı iyilik yapmak, fenâlık yapanlara da fenâlık yapmak meziyet değildir. Asıl meziyet, size fenâlık yapanlara karşı aynı şekilde mukâbelede bulunmayıp iyilik yapabilmektedir.” [Tirmizî, Sünen, Birr, 639]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder